SEN BANA GERÇEK ÂŞK/I MEM/Û ZÎN/İ ANLATMADIN YÂRBana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Martılar gözlerimden göçmeyecek ,tüllenecekti acılarım Bana eski bir aşk masalından şarkılar söyleseydin sen Öksüz çocukların üzünçleri gamzelerinde gülücük olurdu Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Seherde misk-i amber saracaktı her yeri Her yer gülistan olacak bülbüller güle bergüzar olacaktı Bir se-ra-mo-ni sunacaktı bülbül nazlı gülüne Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Akasyalar kışın çiçek açardı ,erguvanlar dökmezdi çiçeklerini Karanlıta yıldızlar ışıl ışıl elif misali olacaktı Gece gelinlik işler sırma ile gümüşü sulara Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Ateş göğe girizgah yapıp şeb-i aruz/ a pervane olacaktı İnceliğin timsali beyaz kuğular gölde nazlı nazlı yüzerdi Denizin koynundaki altın yakamozlar pırıl pırıl parlardı Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Hayat kendi söküğünü diker çaresizliğin kokmaz nefesi Eski aşklar şiirlenir göğercin olurdu yüreklerde Siyah gölgeler avuçlarımda kızıl karanfil olurdu Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Devinirken zaman geceye göğünden elma düşerdi Umuda ve mutluluğa açardı yediveren gülleri Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin yâr Dut ağacı bal olur dökülür çarşaflara sevinirdi çocuklar Ab-ı kevser akardı çölde susamış leylasını arayan mecnun/a Bana eski bir masaldan aşk şarkıları söyleseydin sen ’yâr.. Sen bana gerçek âşkı Mem û Zîn i ,anlatmadın ,yâr. nur* |