Nisanzamanı değil mi nisan olmanın toplayıp gitsin sabah ezanı serptiği karlı sabahları ay şapkasından umutlarımızı çıkarsın sihirbaz eliyle sevgiyi aşılasın kararan yüreğimize kırlara serdiği bahar çiçekleri gelsin nisan bakışlı yar önünde bir sürü çiçek açmış ağaç yapraklarca taze yeşil çocuklar ve sürülmüş sevda tarlası sürüsünü dağa bayıra sürsün çoban aşk türküsü çalsın kavalından sesinde dem sürsün gül ile bülbül kalbe nakş’etsin sarı ak papatyaların sevinci öyle taze açılsın yürek ilk çağrısında aşkın çiçeklerini açsın en katmerlisinden hemde aydınlasın kuytuda kıpırdanan geleceğin gönlü kırık düşleri nişanlık pembe giysisinin eteğini sürüyerek gitmekte nisan baki kılıp gönlümdeki insanı bilirim onunla her ay bir nisan açar göğsüne yaslanır sevgililer bir tablo olmaktan çıkar ay sonsuza uzanır çimen çiçekli yol yoğunlaşır sepetimize koyar mut kokulu hayatı 28. 04. 2015 / Nazik Gülünay |