"BİR GEVREK BİR BOYOZ İKİ DE KuMRuTurna gibi kanatlanıp uçsam Memleketimin dağlarına Konsam dedim bu sabah Herkes uyurken anadan üryan bu şehirde Benim avuçlarımda kâr Göçümden kalan zemheri soğuk hep var Adaletsiz bir takasın özneleriydik oysa bizler Zaman zaman ; Deli yağmurlar gibi düşüyor özlemlerim avuçlarıma Hasret mum gibi eritecek bir gün beni Çarpacak yüreğime bir gün dev boyu bir yalnızlık Ve bir batmış geminin kaptanı gibi Bakışlarım ufuklara uzun uzun dalacağım biliyorum . Dudaklarımla Hüzün kalıntılarına içimdeki dilekleri Duayla harmanladım hüznün umuda yolculuğunda Ellerim semada huzur dilendim bu sabah Seherin fecri eşlik ederken dedim kendime O katmer gül yapraklarında misk amber olmak Bir lahza huzura damla olmak vardı Yakamoz kokulu bu şehirde Sahile vurunca tuzlu dalgalar Sokak taşlarını sıvazlar meltemli yosun kokan rüzgarlar Ne zaman sıcaktan bunalsam yazları İçimde amansız bir yüzme isteği gelir Suya daldırınca ayaklarımı çakıltaşları bıçak gibi kesiyor yol vermiyor Deniz dudaklarımda sadece tuz burnumda yosun kokusu Denize hep yabancıyım bu şehirde .. Her ne kadar gavur İzmir demişlersede garibanların yurdu Bağrına basmış herkesi hep bir bolluk bir bereket şehri İzmir Herkesi ırk din ayırt etmeden Lâ" ile evrenin o sırlı’ kollarıyla sarmalamış bu şehir Kışın güneşle barışık rüzgarları haşın O/laki güneş yüzünü saklarsa arada iki karton yak ısıtır sıcacık Açlık fakirlik bu şehirden teğet geçmiş Her kes özgür Bahçelerinde yufka açan insanlar boş bir alan bulup tandır yakıp Mis gibi ekmek pişirenler var Yakacakları ise bedava belediyenin budayıp attığı kırpındı ağaçlar . Ve ben Dilimde hüzünlü bir şarkının son satırları Bir gün gibi yaşayıp bütün bu gurbet yıllarımı Zamansız ara -ara Özlem nöbetine tutulup Hep özlemle üzülüp ağlayacağımı biliyorum Çaresizliğim devinirken uzak mesafelerde Naçizane kalemimden bu satırlarla bir gevrek bir boyoz ikide kumru Bir bardak çayla , Hızla geçti aklımdan bu sabah ......../ nurcihan erdogan |