İstanbul'um Sevdadandır En Çok
...
İstan’buldum az biraz yedi tepeli kulakları küpeli Kızkulesi’den biberon yapıp denizi içiririm martılara balık ekmek satarım Eminönü’nde Otobüse binip aktarmadan geçtiğimde gideceğim yere keyiften dörtköşe metrobüsler değilse hıncahınç galata kulesi sakinse unkapanı köprüsünde misinalar rastgele emirgan korusu laleden halı çamlıcadan bakıp efsunlu güzele yuşa tepesine el sallarız hem adı çıkmış polenezin halbuki ne kadar güzel karaköy dediğinde birileri neden utanır ki lisan aksaray çok mu masum etiler sonra florya en ağır günahlar yaşanıyorken şehrin her cephesinde semte günah yüklemek basit oysa insandı fiili işleyen hani boşuna dememişler adın çıkacağına canın çıksın ... İki kanatlı kuş gibisin İsanbulum bir kanadında lahuti sesler diğer kanadın katran karası kimine kapanmayan acı yarası kimine akçeler sunarsın darası ... Olsun seviyorum seni ben yinede en derinden. gören görüyor fışkırıyor hasretle bir vuslat her yerinden bir bardak çaya hasret satıp bir dal sigaraya vuslat takarım dumanından hücum ettiyse gözüme yaşlar sevdiklerimle geçtiğim bir noktasındayım İstanbul’umun. Eğer yine gelir’sen ikimizde bekliyoruz bak çayda ısmarlarız sana hem çayda çıra da oynarız belli’molur. Taze yaralarımızdan konuşuruz taze çayla İstanbula bakarak. ... Yunus ça |