BÜYÜ
Saatler yâri göstermeden
Güneş avucuma henüz doğmadan yani Vakitsiz çalmışım dünyanın kapısını Geç kalmışlıklarımı bilirim Yüzüme vurulmuştur noksanlıklarım Hep yarım kalmıştır gülücüklerim Ağız dolusu hiç gülemedim ben Ta ki o ‘gün’ yanıncaya dek penceremde Kabzası kırık bir ömrün İçbükey sancıları oluyor Patikalardan çıkmak istesen de mutluluklara Ana yollarında çoğu vakit hüzün bekliyor Yollar yâre çıkmadan İrem bahçelerinde yedivereni koklamadan yani Kan revana boğulmuşum öz ocağımda Kalaysız kaplara gün doğramışım Paslı bıçaklardan geçirmişim gecelerimi Ahlara, eyvahlara satmışım hülyalarımı Mahsenlere iki çift güzel sözü Mayalansın diye hapsetmişim Öyle ki günü geldiğinde bu emanetleri Yarin avucuna bir bir saymayı dertetmişim Can tene girmeden Elest meclisinde’kalu bela’demeden yani Bilmişim seni Evvelim olamayacağını ahirimi zehre garkedeceğini Rabbe söz vermeden bilmişim ‘Biz’i gömüp o mutlu günde ‘Bir’den öyle ayrılmışım hüznü esmer yüzüme vurarak Ellerim koynumda naçar çalmışım dünyanın kapısını Anadan üryan gelmişim ben bu gurbete Nasıl kefenleneceğimi ezberlemişim Korkularımdan sıyrılmışım Endişelerimi kurumakta güneş Düşmeden gurbete yandım bir kez Sanmam bu yüreği bir daha yakmaz ateş Sensizliği bilirim sessizliğin çoğaltmaz acılarımı Kuruyan yutakta ilk yudumun yürümesi gibi Serinletecektir bizi taptaze bir hayat İlk darbeyi Habil’den yedim Muhannete düçar olmadıkça ihanet yıkmaz beni Hınçla vur,vur tam bağrıma hançeri Vur ki saçılsın içimdeki kanlı cerahat Rabbe söz vermeden ‘kalu bela’ demeden yani Bildim seni Bilip itaat ettim Gördüm unuttum içimi kemireni Ve alındı gözlerimdeki büyü… Bu fakirin şiirini güne taşıyan kıymetli seçki kuruluna,vakit ayırıp okuyan ve yorumlarda bulunan değerli şair dostlarıma şükranlarımı sunuyorum.Varolasınız.Eyvallah... |
saygılarımla