kalbime, bana ve kendime dairgirdap! gözlerimde bir maske haşmetli bir hükümdar gibi oturuyor yüzüme. oysa bakışlarım ıslak ve hükümsüz, eski bir tren garının siyah beyaz fotoğrafı gibi yüzüm yalnızlığa bürünmüş. sonra sen! ey kentimin kudretli ressamı, bu keder çok değil mi ömrüme ? bu kuşlar ve bu özgürlük, eksik değil mi gökyüzüne ? sırça bir köşk gibi kırılgan yüreğim, yüreğimin başkentinde savaşlar dolusu ceset. kalbim, ben ve kendim! hatıra diye uçuşuyor aklımın kıyısında yaralarım, kıyısına dargın denizin dolmuş gözleriyim, yağmuru içine içine yağan bir bulutum, oysa çölde bedevi, kuyuda Yusuf’um! saat ölümü geçiyor! geriye yaslanıyor bitkin göz kapaklarım, huysuz bir kadın gibi ısrarcı uykusuzluğuma karşı. gece! ölümbaz iki hece. kırbaç cezasına çarptırılmış bir kölenin yanan bacakları gibi ateş renginde! sonra.. valizime koyduğum birkaç parça hüsran, sokaklar dolusu gitmek arzusu, ve ölüm acısı denkliğinde bir şiir.. sırsıl yaşamın kahkaları arasında kalbime, bana ve kendime kalan! - Abdullah Cemek |