hesap
.
yedi adak yak yedi güneş şarkısı bul getir dilimizin sivri dilini bilemesin hiçbir sözcük yergök köprüsünü adımlayan şu zavallı dörtayaklılar, duvarımız yok artık toslamak için akarken bile ne uzun zaman ırmak dibi ağlamalarında nilüferler görkemli ağıtlarla acısını satan kadının gökgürültüsü vuruşur gibi şimşek sessinin kanatlarında lal’den bir türkü söyle, sözü karnından deşsin seni en çok ardımda bıraktım, önüme sürüklerken ateş sönermiş, gel dilini değdir yutkun şimdi bir alev deliği etinize sürten kumaşı boşvermişliğin gün gelir erir öde, dirimine olan borcunu hesapla ve unut niyeydi varsayımın bir boşluk değil misin tüme tamamlanmayan suya dök içini, o nasılsa unutur kazandıklarını dağıt, giy kağıttan gömleğini sırtımız artık yaslanmak için değil ağzımızdan öpmüyor eğilip uykusunu sessizce bölüştüğümüz gece bir hiçliğe koşar adım gitme telaşı yavaşça yiyip bitiriyor etimizi, kemiğimizi yine de as gülüşünü kuruyan bir ağacın gövdesine yeşil hala en güzel renk değil mi |