16
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
4096
Okunma

Müezza: Peygamberimiz, birgün seferden dönüşte, çölün ortasında yavrusunu emziren bir kedi görür. Sonra savaş bitimi onu aratarak buldurur, evine alıp, sahiplenir.
Adını Müezza koyar.
"Hubbül hırratı minel iman"
- çölün ortasında, apansız, bir kedinin başını okşarken
elinin üzerine yağmur düştü mü
biliyorum bu imkansız
bunu düşündüğüm an yazmak geldi içimden...
savaşın ortasında kalmış bir Habeş kedisi
farzet ki müezzanım
tüylerim siyah beyaz
bildiğin mum çiçeği
benim kahramanlarım imkansızlardı
küllerinden yeniden doğan zümrüd-ü anka,
nefes vadisinden, simurg gücünde
ebabil efsanelerinde, moa kuşu devliğinde
hazar kaplanı gibi yalnız yaşayanlar
işte onlar
bazen sandal ağacından olma köşkümde
aştığım otuz vadiyi düşlüyorum
direkleri abanoz evimi
sen öd ağacı de
uçmaya başlayınca, kanatlarımla hava kararır
tüğlerim gözünü alacak kadar parlaktır
bende ne baykuş yıkıntıları
ne balıkçıl kil bataklığı
ne kartalların yüksek krallığı var
kimseye muhtaç da değilim
keza
birlik-çokluk simgesiyim
dağlardan olmadır gölgem, söğüt yanında yalan kalır
şimdi ordan bakınca
moa kuşuna benziyor muyum
az da olsa bir simurga?
unutma burası masal şehir
öyle düşün
öyle hisset
öyle sev beni
ulu, güçlü bir sahip gibi
farzet ki müezzanım
öldürme beni!
yedi camii de yaptıramayacaksın belli ki
hem inan
ben de yılanlara düşmanım sen kadar
vallahi! boşa yemin ettirme beni
hem bak;
ben de ayağımın üzerine düşüyorum sen gibi
elleme!
sıcak bir yer bulmuşken biraz uyuyacağım
üşüyorum
şafak saymayı unut bu seferlik
dizine yatır, başımı okşa,
ört beni
yazan: Senin Müezzân
ŞİRİN KELEBEK