ÜÇ HARFLİ ÖLÜMLERgece koylarımıza indiği zaman içimi şu suskular acıtıyor Talia az çoktan daha acıdı dudaklarımızda ne suskunluğumuz ne yalnızlığımıza yaktığımız ağıtlarımız hatırladı bizi geceler hep uzadı, gündüzler bende kısaldı deniz hep kudurdu içimizden geçen rüzgârın uğultusunda ay güneşin peşini bırakmıyorken kimi kime şikâyet edeyim diyorum avuçlarımda kırılan dualara bir parmak bal çalıp dudaklarımızdan bu gecede uzan sol yanıma hatırlasana titrek bir mum ışığında kızılca kıyametimizi yaktık ya dışa vurgun deliliğimiz bir damlanın ucunda sallanırken bedenimiz avuçlarda bırakılan sıcak titremelerimiz yemin ediyorum Talia haşa bu sana son varışım söz sukutsa çığlığımız yırtık bir dil uzantısı gazabımızda üç harfli ölümler yalanlarımız doğruların göbek bağından kesildi hikayeler söylersin benden, senden intizarsız kısa çöpü çeken anneme emanet ettikleri zaman beni yüreğim sende kalsın diye mi büyüttü beni beşiğimi sallarken ninni diye adını mı söyledi çıkarma günahları kör kuyusundan Şam’ın şekerinden arabın yüzü gecenin üstümüze dikilen gözü dün gecenin soğukluğunda dondurduk ya cehennemin ateşini çok şükür yardana bugün şikâyetsizim bir dudak büktün aklımın çukurunu deştin sus dediler Talia susturdular ömür bir mum ışığı derdin ya Talia aç ellerini Tanrıya uzun uzun üfle bana |