SON ÇIĞLIK
küçüğüm; çok küçüğüm
O" z a m a n l a r özgürlüğü eşitliği görebilseydim tutardım perinden avuçlarımın ayasına saklardım uçardım kağıttan uçağımla götürürdüm meltem rüzgarlarının kokulu ellerine teslim ederdim... hangi rüzgar duyardı çığlıklarımı sözüm geçmezdi kara gecedeki aya yıldıza ağlar hatıralarım; şu ucu kırık kalemim nerden başlasam dökülür hüzünlü damlalar dışarısı zemheri ,soğuk insan sabrını zaman süzgeçten geçiriyor kağıdımdaki ince çizgiler sabırsız devinir durur hatıralarımın iç sesi dökülür hecelere karanlığın titrek ışığında bir kadın karnında dev bir sancı bütün acıları ’aş erip bir bir yutmuş alnındaki çizgilerın acı yansıması dağları devirecek dersin ... demirden çenesi dişlerinde susturucu al yazması yalnızlığın bütün gelmişini geçmişini kurşunlar bir bir kim duyabilir gaz lambasının titrek ışığı mı ,kim ? doğurur bir ana doğurur gecenin koynuna diloş bebesini yıldızlar düşmüş diloş kırık pencereden beyaz kundağına üşüyen can parçasını emzirir ay ,soğuğun karlara aç koynunda anam gibi yalnız anam gibi bir başına adı kadın adı ana anam...... bakişlarım bu gece soma yüzüm isli dilenci yine çiçek tozlarından kırmızı değil gözlerim , adım zaten kırmızı benim bir kadın anam gibi yalnız bir başına bir yanında melekler öbür yanında ölüm kol gezer kaç aydı öterdi damda "baykuş s u s t u birden soğuğun koynunda bu gece sırra kadem uyumuş karlı dağlarım uyumuş ayazın eli burgaç/ın mor koynunda gizli ölümün ıslığı nicedir damda karları kürenmemiş de ondan dışarda soğuk aman vermez tutuşur acıya dâir ne varsa kifayetsiz kalır kelimeler.. ağlar hatıralarım dokülür hayatın acı kırıntıları tek tek ah; bir bilseniz hecelerin nasıl kıvranıp utandığını nasıl bir. gözyaşı dökülür "hatıralardan nasıl isyan ayaklarına takıldı yine ak güllerim siyah güllerim kokla anneni diloş bebem kokla bu "son çiğlik "kurşun olsun sesini duymayan soğuk gecelere ...../ nurcihan /üsteki resim diloşumun Dünya kadınlar günü hediyesi ..../ |