Bİ YOL HİKAYESİ ...
Uyluk kemiği kırık bir karyola da
sırt sırta neresinde kalmıştık uykunun aşk için anlatılan masaların bir bölüm kurt kapanı; cin çarpanına göre biter kirpik ucunun ışığa cellatlaştığı yerde en çok gözler kan parası istermiş ve istemeyince hiçbir şey alınmıyormuş kök boylarına karışıyor dokunuşlar er saygısı o arzular yaş, kurunun yanında yanar ya! adam akıllı sevişmediğimize üzülecek bir noktadayım ve sabaha karşı sokağın çatlıyor ar damarı bir ayak sesi gele de geçe diye tık yok ayak seslerinden olmaması çok değişken yılan derisi gibi bir his bırakır lafa tutturulanın başı göğe erdiği vakit asimetrik duvara yansıyan o gölge usul usul havaya, suya,toprağa düştüğünü bence sende görmelisin ve dilimlediğim limon bir bardak suya içini dökerken ölünün diriye sayılama anı çok fena can acıtır renklerin siyaha dönüşüne yol demişim hap kadar sevmişim ; kavgaları öğreticinin öğrenene yoldaş olduğu görülmemiştir geldin ki gidersin ne yapayım … |