Kızıl Şafak’ masum bir ezgidir yüreğimde açan o gül ’ kan doğruyor ekmeğime ah bu vedalar koşarak ölüyorum kaçarak seviyorum yani bir akşamüstü dicle’nin kucağına uzanarak hani adına rastladığım gibi ilk akşam bir naz zarifçe bir dokunuş say gözlerinin d’arasına sevgilim muhayyilesi kırık bir günde yani düş kurmaktı adı ve kendim kadar yalnızdı gelen yolcular hani göğsünde sürgündür bir aşk hani kokusu da sinmiştir odaya ve süslemiştir kalbi bir ışık aşk ki daima yılışık tebessümle açılırken tüm o kapılar ve bir gün eksilir ya yüzündeki çocuk bir önceki limanda kalır sevgililer maviler tedirgindir sabahlardan şimdi akşamlara saklamaksa adını ve kavganın içinde bir umutsa yaşamak sonra yapraklar da dökülürse birbiri ardınca bil ki seninle birlikte ölürüm o gün korkmuyorum yüreğime dayanarak |