yokluğunpaslı bir gökyüzü başımın üstünde gördüğüm gözleri şişmiş yalnızlığımın sinesi kördüğüm soğuk mevsimler tünüyor gerdanına martıların dalgalar süpürüyor efkarımı fragmanı dönüyor ıssız sokaklarda sana olan uzaklağımın üzerimde çocukluğumun masumiyeti salça ekmek kokusu boynumda ter içinde alnım al al yanaklarım kursağımda unutulmuş sevinçlerimle yine dokuzumdayım bekliyorum sen yoksun acım ağır basıyor yaşıma bilmem kaç ton eder bu sensizlik ensemde hala nefesinden bir parça buram buram burukluğumsun bu hazan, bu yapraklar bu sokak lambası açık seçik sen yoksun kitabını yazdım yokluğunun senden bahsettim yok dedim ardınsıra gelmedi dedim biraz sitem ettim bağışla bekleyişimden dem vurdum saatleri, mevsimleri birer birer tuttum gelir dedim gelmedin kimbilir bir gün hatırlarsın beni çalarsın kapımı vakitsiz sen susarsın öylece, durur zaman ben sensizliği okurum sana kimbilir, sen bile utanırsın yokluğundan.. - Abdullah Cemek |
Bunca sevildiklerini bilerek giderken, hiç sızlar mı yürekleri acaba diye düşünürüm..
Güzeldi yokluğu işleyişiniz.
Kutluyorum..