Kısacık An
seninle aramız deniz
ve küpeştede ellerimiz şimdi sırasıyla en uygun yüzlerden başlayıp şu kara ve korkutucu suya düşersem ne olur vehmini bir kenara koyup ellerini çantasının üstüne salan uzak bakışlı yare yanaşıp bir şeyler söylesem anlata bilir miyim meramımı planlanmış günlük işlerle örülü pazartesinin ertesi şimdilik vapurun motor sesi parsellenmiş aklımın dağınık sofrasındaki sakinlik ağırlaşan uykumuzdur belki der gibi öne düşünce başınız sevgiye dönük iyimserliğimi kaybetmiş oluyorum yaşı geçkinler her ne hikmetse pardösü şemsiye ve sezgileri ile huzuru geçmişe götürebilen dudakları esnek en nadide kırışıklıkları taşıyabiliyorlar kalplerinde sığsa ya sığmıyor çocuk olmak rüyalarına gereğinden çok deneyimsel oyunlarla devam eden içindeki kışkırtıcı arzuya sürüklenmesi onun en tabii hakkı çekiştirmeyin diyecek oluyorum annesine gözlerime çarpan sananenin bananesi kadar çabuk yumuşuyor harfler ağzımda gazete çay simit ve yolcular kendini yokluk anında belli eden denizler ortasında üşüyen yalnızlığımızı balıkların çaresizliğiyle insanların bir birlerine sarılmalarını pekiştiren ağ sendromu görünmez bir kazanın hazin tezahürü olmak zorunda değil desem de bu kısacık an martıların kardeşliğidir. |