ağaç bacaklı
çocuklar
siz ki büyük bir umudun kısa kalmış uzvusunuz
siz ki karıncalara kıskançlık edersiniz yuvalarına kaçarken
bir birine denk olmayan b
aşka bahçelerde
ilk adaletsizliğini dayatırdı yaşamak
siz denk düşünürdünüz
dört parçaya bölünmüş mevsimleri giydirmek için göğe
terzilerin metrelerinden korkardınız
büyük ve ulaşılmaz metrelerinden
uzadıkça uzardı paçalarınız
boşluğun
ölümlü ayakkabısını giymek yakışmazdı size
bahçelerin çitlerinden korkardınız ağaçların dallarından
taşın ağırlığından ve inadından uçurtmaların
size acıyanların korkularından daha büyük değildi korkularınız
onlar çürümüş bedenlerini toprağa teslim edebilirler
ama nefes alıyorken kuyruğunu terk eden bir kertenkelenin
yaşama azmine sahip değiller
bu orman gözlerini yumduğunda
sisler hediyesini esirgeyen sabahın çocuğuna verecek
sürüngenler toprağın sıcaklığını bilmezler
yada eğilmezler hemen öyle
güneşin önünde
değdiği yerin şeklini alan karanlığı giyerler
sen benim kusurlu yanım
sen benim en güzel eksikliğimsin şimdi
öyle olmasaydı bu kadar kirlenir miydi
dünya önümüzde koşanların ayağında.