yağmurun getirdiğinden söylüyorum
ıslak bir düşün kavuşmasıdır kapanınca gözlerim
böylece bir kaç adım sonra durup
körleşen en güzel duygularımı
parmak uçlarımla süsleyeceğim
bastıran sesin tanrı şarkısı olduğuna inanıyor
pencere önünde içi boşluktan daha boş
bütün durgunlukların dalgınlığından çekilmiş
niyetini fısıldıyor karşı binaya
istem dışı kulaklarıyla yokluyor yokuşu
çatılar arasında saklı karanlıkların
ayağı sarkıyor dışarıya
örtüşmemiş kapı kenarları
kaldırımlara uzayan merdivenler
sıcak ve soğuk duvarların devamı
sokağı avutmaya yetiyor
yüzleri silik ve
ölümün basit oluşunu kutsayan
o heyecansız an
biri bir sözü çoğaltırken
uykusuna yenik düşen başların rehaveti
tadı dingin sağanağa karışıyor
oynaşan dalları dinliyoruz
suyu saran eğimleri
ve derinlerin adaletinde
karıncaların bitmeyen talaşını
burnu sızlayan
çiçekler ve
sevgi yordukça
bulutun düşüncesini
ışığını topluyor
güneş yağmurun ötesinde.