Ömrüme Düşen Yansı
soğuk odalarda üzerine yorgan çekilmiş gibi
gelir aklıma ellerime dolanan saçların çamurlu dalgalar kıyıya mı vurdu yoksa rüyalarını böyle yüreğimin her atışına takılıp duruyor gelişin hiç ellenmemiş özlemlerime... sana çocukluğumu hiç gizleyemedim hızlı bulutlara hayranlığımı birebir ve acemi bir aceleyle paylaşmaya geldiğimi dargın ömrünün ömrüme en emanet yerine... hevesli kuşlara benzemeye çalışarak gözlerimizi hiç yummadan her yolda ilk kez yürür gibi yürürdük ya ilk kez yaşar gibi yaşayarak bir seviyi bir ilk kez ayrılamadık nedense bir de son kez... seninle uyandığım yağmuru arıyorum bir daha senden sonraki sessizliğim bozulmasın diye uzak dağlar seçiyorum yalnızlığıma kirpiklerinin tınısını duymayınca içimdeki rüzgarın ezgisi yankısız zamana galip içten bir gülüşün ömrüme düşen yansısıydın... şimdi düşlerim böyle kanatsızsa ve gözkapaklarım bir bataklık gibi yutuyorsa her gece zamanı sabahlara kadar kendime bile yoksam bıraktığın sessizliği yine sen boz diyedir... şimdi ne konuşsam ölümle karıştırıyorum kiminle konuşsam aynı sessizliğin tekrarı yüzüm yok tanrıya bile minik adımlarından yoksun sokaklarda yine yan yana küskün suskunluğumuzun sesine dönmeden giderim diye korkuyorum ilk sessizliğimle son sessizliğime... kağan işçen... |
enfes