KİRLENEN GÖLGELERyıllar haftasını kaybetmiş sonsuzluğun yasında düşler kurulur mendiline kan düşüren tazenin yatağında çağırma denizlere düşürmüştün ya gölgeni gece yarıları onun için denizi öper gözlerim gözyaşlarım tuzlu yakamozlara yakalandığı için bir toz bulutu olur, yağmur serinletir yokluğunu senden öncesini anlatır kelimeler kurşunların sonrasına düşer ölümlüler ter kokar düşlerimiz seni ölünür yastıklarda kirlenen rüyalar kitap aralarına sakladığımız gülüşümüz sus payı bırakma sofralarda yalnızlık ağlar arkamızdan adın lanetliler ülkesinde gezinir yüreğinin sesi geçer sorgularından tıp tıp bakire kızın yürek ağrısı düşer zihnime bir serce sürüsüne yol gösterirken bir üveyiğin yanında vurulurum masallarda kalır annemin gençliği soğuk kış gecesinde bir tas çorbanın buğusu gezinirsin gizli saklı anılarımda yüreğim özlemlerinde soyunuk ışıkları teklemelerken ayışığının sevgilisi çöller kadar kuraklaşır ellerim çalkalar hatıralarımı masamda bıraktığın dudak izli bardağın suçsuzduk suçladılar dudaklarımızda unuttuğumuz tadı sakladığımız anason tadında bir öpücüktü büyük şehirlerdeki, büyük adamlarının defterlerine düştü adımız ve ölümün ıssızlığı düştü tenimize gözü yaşlı bir kadının ölümü çıldırdı kapıların ardın da sevip ellerini değdir yüreğime gece düşerken koynumuzdan teneşirden inecek ölüm kentin sokaklarına çığlık çığlık bebekler düşecek anaların rahminden analarının göğsünde ölecek gelinlik kızlar tanrılar düşlerine ölüm koyup ayın ışığına bağlayacak saçlarını gözlerimize bir avuç toprak sürerken adımızı kirletip gölgemizi asacaklar şehirin tabelasına |