Sustukça...
Söyleyemediklerimiz kadardı aşk
Daha çok vardı… Hangi mizandadır Yüzlerce cümlenin yüklemlerinde asılı kalmış tek bir öznenin ağırlığı Veya hangi dilbilgisi kuralı açıklar Ömrün satır aralarındaki noktalardan sonra neden büyük başlar kalbin ağrısı Her tonuna hasret katılan bir resmin çerçevesi kadar saçma Birbirine paralel iki çizginin ortasında sessizlik. Bütün değişkenlerin arasında Sonsuza gidişleri durduracak sözler var biliyorum, Konuşulmamış… Aşk sabitti bütün şehrin istasyonlarında Renkten renge bürünen mevsimlerdi Kayınlar ve kestane ağaçları bir de Beklenen, bekleyen, uğurlanan Sendin; Her yevmiyesinde evine bir parça umut taşıyan vardiyalar Ve heyecanı okul çıkışı buluşmalarının Filmlerin esas kızının, hep güzel bitsin istenen hikâyesi Parkların ıssızlığı, yağmurun kokusu, sonbaharın yorgunluğu Liseli bir defter yaprağında gülün kurusu Salkım söğüt ıslaklığında güneş muştusu… Beyaz gülün kırmızıya dönüşlerinde Ekseni etrafında dinleniyordu dünya Günün yirmi beşinci kapısında sükût Çaldıkça ezberlerini arzın Sustuklarımız çoğalıyordu… 20.10.2014 |
Selam ve saygılar...