21
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
2611
Okunma
Direnişim,
Meskensizliğe kaptırılan bir düş yalpasının kuytusundaydı,
Zemherinin mihengine dayanan dizelerimin kundağında can izlerim…
Selamın bilindi firakının alazı,
Karanın aç gözlerini kucaklayan bir coğrafyada, gecelerce kelamın.
Çoktan ve azdan habersiz an savurganlığında
Yalnızlık doyuran bir mevsimdi sokakları,
Aklandıkça yazgıma uzanan
Bir sevdadan bin zamanın şakakları.
Siyahın hükümsüzlüğüne aşktı adanışı adının
En asil kelimelerimin sunağı.
Yoktun sen;
Yokluğa atılan düğümsüz bir kemendin ıslığıydı
Adımlarımın çığlığı;
Üç vakte düşen hüzün telvesi
Ve çift yapraklı papatya fallarında yinelenen yanılgı…
Bâb-ı aşka sürülen yüzlerce müptelaydı çizgilerim
Gitmenin buyruğuna oyalı sabahlarda gül duasına;
Ve sam’larına durdukça yüzüm
Yoktun… Vuruldukça son sözüm…
Yoksun sen;
Yırtılır en zayıf yerinden
Saati gece yarısını vuracak bir masalda
Yüreğime giyindiğim suretin.
Ellerini sitemkâr bir baharın ellerine verdim
Şimdi, kırık bir fotoğraf hikâyesidir gözlerin.
Çiçeklerini sür toprağımdan
Zamanın azatlığından renkler seç kadrine,
Bütün mavilerini toplayıp ömrümden
Haydi çık şiirimden !...
03.04.2012
5.0
100% (33)