0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
116
Okunma
“İnsan, ömrü kadar az
Ömrü, insan kadar çoktu…”
Suskundu dünya, ay düşen duvarlar soğuk
Yapışkan bir gölge gibi hasret meskûn
Unutkan bir yalnızlığın ellerince hercai...
Aşktan düşen bir tohum çatlağıydı kalem,
Kelam olup Adem’e fermanlar yudumladı yer
Ve gök açtı kanadını avazınca;
Sulandı, damarlarımızda kırmızı sürgünler,
Yollar gibi her biri, kalbe vurgundu …
Bakarız ardından
Bir an fotoğrafının
Her defasında kanar ellerimiz,
Avuçlarımızdan zamana çaldırdıklarımıza.
Anlasaydık biraz ne diyordu önceler
Dinleseydik pişmandı, bu yolda tüm gidenler
Eksik kaldı tutuklandı;
Kalpler kalıp, hep buzdandı
Dost yolunda savrulduk, yüzümüzde tozlar kaldı...
Biz aşkı serde, vakti seherde
Her zaman her yerde sonsuz bilirdik...
Harami lisanlar, çalınmış sözler
Çürük yeminler olduk içildik...
Yalan; durağan bir gerçek
Öyle sıradan gibi her şey...
Söyle ! umulur mu bu yerde
Yaşamak; ölmek gibi bir şey...
Tutunmak için Havva’nın kokusuna
Bebekler koklandı aklanmaya derman
Anneler kutsandı...
Şiirlere asıldı vicdanların pası, şairler kutsandı
Emzirsin diye kalemleri Habil’i
Aşkın ilk harfiyle başladı tüm alfabeleri…
5.0
100% (1)