Yol…Bir yolu vardır zamanın, yarım beste dünyayı tüme vardıracak, Bir yolu, günahkâr avcumun en mat çizgisinden, aydınlığa uzanacak. Nur çağlayan bebeğin busesinden, mühürlenmiş sancılar otağına Al bir tuğ dikilir, yaslı gelinciğin duvağını açtığında sevda. İki göz buğusunun şafağında titreyen iki susuz yürekten Çatlamış toprağın bağrına, mavi bir tohum düşer Ve her başağın rahmini adadığı damladan Yaşamak biter… Bir yol biter ömre özdeş, ateşi söner yangınların Ellerin biter sonra, yol kenarı çocuklarının bereli yanaklarından Kurtulur sevmek mutluluk ve mutsuzluktan, Beklemek ve özlemek kurtulur, köhnemiş burjuva yalanlarından. Çıkarır gitmek ve gelmek, iki eylem arası sahteliklerini Göçmen bir kuş kanadına yüklenir kisvelerin fermanı, Başka diyarlar, başka insanlar başkalaşsın, Ki başkası olmasın diye başkaları, Tüm coğrafya terimleri aşka karışsın; Dökülsün Seyhan ve Ceyhan ve Asi ve Nil, göz pınarlarına Goncalar açsın direnişi merhametin, Hüseyinler aksın zulmete, Biz ağladıkça, Kerbela aklansın … İnanmanın inanca dönüşümlerinde bir âlem emzirir adımların sesini Bir yol serilir iki ucu Bir, iki ucu kalemde sonsuz bir çizgidir, İki cihan bir, yedi kat sema, ana, baba, Ekmek buğusunda açlık, toprak ve gül, Ravza’da iki gamzedir, Bir yol…sevilir… 22.12.2012 |