Geçmişe Doğru
uyandıklarında
bir birlerine sarılan iki kanat ne görüyorsun perdeyi araladığında hiç ışık kendisi araladı perdeyi ip boyu eşyalar çoktan kurumuştu bile yağmur yok hava iyi parmak adımlarını göğsümde gezdirdin pencereden bakan kız çenem çingenem sabah kartonlarını dolduruyor gene gamzelerim topaç çukuru sevinç tırnak uçların acıtıyor çalan şarkıyı değiştirsene yastığın altında elim elinle buluşurken kaçacak başka yerim yok diye sızlanacak değilim camgöz yaşlarını siliyor korkma geniş bir yolun kenarında dört tekerlekli park kabuğumuz olsun böyle iyi aynalar ıslandıkça göremiyoruz geriyi kiminin ayakları yüzlerce metre ileriye yakamoz kimi ıslak tabanlarına şarkılar bırakıp aynamıza karışıyor karamsar bir şemsiye ile sesini yükseltip biliyor musun dirseğiyle itiyor dalgınlığını kendine doğru biliyor musun vakitler geçmişe doğru uzuyor rahat ve sırtı sıcak eski sevişmeler gibi iç içe ve sonsuza dek tekrarlanan yeni bir hayatı yaşıyorsun bunu cezirlerin med diline sakla anımsamak için her baktığında gökyüzüne sığındığın bir kurtuluş butonu olsun hayalin maviliklerde beyaz lekeler sıkılınca bak üzülünce ağlayınca sevinince bak gözlerime. |