Düşündükçe Birbirimizi
ben oraya gittim
taşlar ve koyunlar vardı arkamızda kime söylediysem güldü alt tarafı denize karşı uyuyordun bilir misiniz bir balık uykunuzda elinizi ısırsa denizden bilirsiniz denizden ve dalgalardan düşen köpüklerin beyazı neden bu çaresizliği bir çırpıda çözecek sihirli renkleriniz yok alt tarafı denize karşı uyuyordum tabanlarıma değen rüzgarı işitip rüyalarımı anlatsam size kim bilir ne çok ne çok sevinirdiniz düşündükçe bir birimizi beyaz taşlar ve yeşil ağaçlar sarsılmadan aynı yerde bizi tutacak üstelik maviden uyarlanmış yeni renklerimiz olacak açık avuç içi kadar tekneler kıyılara değmeden hasretini anlatabilen mecaz üstelik ben bunun orta yerinde toprağı sürüp var olmaktan keyif alacağım öyle mi kanatlarıma kokular bırakan bahara şükretmek için bir nefes daha alabilen mutluluk öyle uzun şarkımız olacak ki boş ve düşüncesiz ilerleyen yeni vakitlere tanrı istirahat etmemiz için uzatacak göğün ucunu uzatacak ellerimize eğer bu mutluluk çok geldi diyorsanız mor ve güzel bir güne merhaba demekle yolunuzu kaybedecek değilsiniz ama öyle gerilir ki ağzınız oh dersiniz dans eden figürlerin coşkusuyla kapılıp yeni rüyaların uyandığı yerde kim unuttu bu sessizliği cebinizden çıkardığınız aynaya bakmakla henüz daha ölmedim diyemezsiniz. |
beyaz taşlar ve yeşil ağaçlar
sarsılmadan aynı yerde bizi tutacak
üstelik maviden uyarlanmış
yeni renklerimiz olacak açık
Kutladım kalemi saygılar üstat