ÖLÜ GAMZE KUŞUNasılda kıydınız cancağızı tebessümümüme. Gamzesini öldüyorsunuz yanaklarımın acımasızca, Ateşten makas tadında yaptıklarınız. Etini kesiyorsunuz gamzemin körelmiş yalanlarınızla. Benimde gamzem vardı öldürmeye çalıştığınız. Yanaklarımda gizlediğim, Gecenin karanlığına dost kıldığım nice gamzem. Gamzem vardı sizden önce, Siz varken gamzem yok. Tebessümümden biçare yanaklarım. Siz insandınız(!) evet . İçimdeki tabiat anayı katleden insanlardan, Gamze kuşumun kanatlarını kıran. Tebessüm deryasında kirli ayaklarını yıkadığınız. Eteğimin eteklerinde pireli saçlarınızı kuruttuğunuz. Nur-i çehreme zulmet kılıcınızla hüküm sürenlerdensiniz siz. Siz insandınız evet. İçimde huzra oruç tutan alimlerin katillerinden sizin elleriniz. Güçlüydü gülüşüm, Deliydi kanım. Lakin; Kan emen sülüklerden sizin dudaklarınız. Isırık attınız gülüşüme. Aktı yerlere damarlarımdan akan huzur. Çığlık atsam; Feryada nail mi olur kuduruk düşleriniz ? Yanaklarıma tatdırabilirdim mesela; Bir gamzenin huzur veren tadını. Yağmur yağardı, Yanaklarımı usulca terkederken tebessüm. Ağlamazdım hayır ! İçimde ölen, Yüzüme hiç konmayan "ölü gamze kuşunun" tuz deryasıdır Dide’mden akan. Güldürebilseydiniz gülerdim, Öyle içten. Yapmacıktan uzak. Gülerdim evet, Bende gülerdim hazin öyküler ardından. Tebessümüm diyorum ki; Gidelim buralardan. Öyle bavulsuz, Sadece sen ve ben. Benden "sen"i istiyorlar tebessümüm. Ne zaman yoluma düşşe adilik kokan tenleri, Seni yaralıyorum, Yanaklarımdan söküyorum seni. Dımdızlak kalıyorsun. Sahi tebessümüm. Gidelim buralardan. Ben ve sen ! Başkasını dilemem. |