Su 164-İstanbul / Pırtı
agam, goya aklı sıra gayarladı[1] beni,
Gul Osman’a bazardan ısmarıç getirtmiş bi laylom sıkma, bi gadife pontur o da za(ğ)ar satlıkcıya “-işde huncucuk bi şiy” demişdir yoldan geçen birine belki de Gul Osman ıramatlık bana değil de bizim Halil’e deye aldı kim bilir, ben ondan baya tırakalıydım ya da agam Halil’e ısmarlandıydı da İsdambola gediyon deye keydirividiler bana annacağnız kim vurduya getdik valla orasını bilmeyon garik hu takike etibarıyna(n) galmadı hökmü, önemi, ne desem yalan hinci.. ponturun paçası nerdeyse dizlerimde keyer misin, keyme(z) misin eskinkinnerin ettiği gibi yun çorabın içine guysam da çorap ipini dolasam olcak yani neyse agam zorunan iliğini ilikledi.. önüşkü ponturum; agam yenisini alınca, bana galdığından göbe(ği)mi şişire şişire bi galıdım götümden sıyrılıp düşmesin deye hinci de çek içine çekebildiğin gadak hu başımıza gelene bak felek bennen iresmen uğraşıyo baya bildiğin belim gara ğarıncanın beli ğibi ğaldı şerefsizin.. .. ömrü hayatımda i(l)k diba bi yeni asb(v)ap sa(hi)bısı olmuşuyun laylom sıkmanın yakasını da zor-şer ilikleyinçe de soluk bile alamayorun, mezbur başımı gasıyon sevindirik delisi ğibi, dimdik çıta ğibi duruşum.. bireş de ondan aslında memur keyimli adamın annacında .. emme elin adamı ne bilsin işin bu cihetini zati unutmuşuyun önümü iliklemeyi dükkanım oldu-bitti açıkdır zati.. müleveslik belki.. belki gader emme keyfe keder.. senin anaca(ğı)n kırk yılda deği; o ğüne dek ömürde bi(r) yesyeni sıkma pontur sabı olduk okardan aşşa, yeni keydik deyelek yok gısaydı yok yakası darı dı olmadı beli ince ya da bi gayış? şika(ye)t file nerden aklıma ğelsin .. ya; Felek Sülemenin üsdü-başı demişsin tamamen yamalı, esgi-püskü valla resmen dökük anası ponturunun arkasını yorgan innesiynen teğellemiş[2] paçası sökük pabbası demişsin haralda bobasının bir-kaş numara böyük ayoğlaycı! tohma[3]!, “eşşemin annı sakar kendi la(ğa)bını bana dakar” beni tangazaya alıyo aklı sıra.. üsdünde yok-başında yok haline bakmayo fira verip-alıp bana gülüyo benim yeni urbaların güçcük geldiğini görünçe barabar agam· “-dila(ğı)na yana(yım)n len Memet çıta ğibi ütülü pantulu da geyince fe(h)metdim ki sen bu sene bayaa atıkmışsın[4] boyun irekmiş gari öğsüzlükden yırtmışın[5] o bi seneye galmaz beni dutarsın” dedi valla bi keyiflendim emme guru(r)llandım ki’.. sorma neyeyse, adam olduk öyle ya bütün ahali toplaşmış, bazar gamyonunun geri döncee yere agam; “-ülen aklımıza ğelse de sana bi de acarından[6] pabba ısmarlayaydık cedid yenisinden hemi de beg eyi olu(r)dun emme, neyse onu da İsdabol’dan alısın” dedi .. “-pabbanın çıkdığı yerden eee anasına satayın para ğazanacan gari” papbanın çıkdığı yer İsdambul.. paranın basıldığı yer, yani anavetanı Türküye’nin candamarı paranın gazanıldığı yer sen de gazancan gari.. bi de pavlikatör filen oluyon mu dah de imanıımm.. ordan biri “Mısırın Nili neyise Türkiye’nin İsdambolu da o” dedi ne demeğ ise aman bana ne! dedem “-buradağı gızları beğenmen gari dik topuklu, dodakları boyalı bi ğarı alısın o da buraları beğenmez, “ayhh” der” “asvalt yok deye gelmez, seni de salmaz” gelse de taksiden enmez “eyi bi taksi al.. bi de şöfer dut” “sür olum Okarı Tırtar’a” “-Memet..! köye bi gel kii gören seni..” [1] gayarlamak / kayarlamak: yenilemek, elden geçirmek, eskiyi kullanılır hale getirmek, ayarlamak kayarlamak: küfretmek [2] teğel: eğreti tutturmak, seyrek dikiş [3] tohma: yaramaz, serseri, soytarı, fırlama, edepsiz, piç, belki kastedilen katır yani ana babası gibi olmayan, daha çok asil ailelelerden gelen asil olmayanlar için kullanılıyor olmalı. Sapkın, · “agam” diye kasdettiği aslında dayısının oğludur, [4] atıkmak: boy atmış, boylanmış [5] öksüzlükten yırtmak: anasız da kalsa kendi başıyın çaresine bakabilir, kendi ayakları üzerinde dikilebilir, kendi kendisine yeter [6] acar: yeni, kaliteli, üstün, herkesçe beğenilen tercih edilen, yakışmış |