Umut Ağacı
kederli eski bir pencere
küçük zamanların dinmeyen saatleri ve onun altında yapraklarını duvarlara değdirip yıldızlardan ışık sağan umut ağacı ellerini açıp başını öne eğen hüzün tadında eski bir yolun başlangıcı sadece düşündüğün gibi ol düşlediğin gibi uzun sevgi batımlarına kapanıp ışıyana dek tekrarla duyduklarını kedi ve ince duvar yumuşak hissedişini bir rüzgar gibi göğsüne sokup ısıtabilen yavrusuna düşkün bir anne için yelesi soğuklaşıyor toprağın yine bir gün umut içinde aklımda tatlı bir soru ile beliren yüzün yüzüne düşüp kendimi bulana dek bulut mu olurum üzülüp güneş mi sarı pabuçlarını havaya atan geçmiyor sırtıma batan ellerin ellerin ışıltılı bir nehirden dağların yüreğini emip yeşil olana dek ellerim gülümsüyor otların ucunda sabah sisleri gözyaşlarıyla ıslanmış eski bir aşktan bahsediyorlar. |