SON *KELEBEK*KALAN*ÖMRÜM*ateş böcekleri ateş doğurdu ateşten ağaç dallarında çığlık çığlık sesleri akşam güneşi battı kararan sulara dalgaların üzerinde gümüşten pullar var gurbet ve sen içimde denizler gibi derin gözlerimden pîrû pâk boncuktur dökülen bakırdan taslara yeryüzü zindan şimdi gecenin alkarısı âlacası oturmuş ne zaman seni düşlesem dolular derer kanar kırık kanatlarım kara güller topladım kara geceden sana âl yazmam karardı parçalandı takıldı dikenlere utanır bakamazdım bendeki gözlerine ürkerdi utangaç bakışlarım âl duvak inerdi yüzüme kara buz taneleri düştü geceden güllerin yaprağına haya edepti senin bendeki hayalin sûretîn tertemiz saklı bendeki hayalimde yıldızsın pırıl pırıl bu kâlpte haberin varmı denizin altın pırıltıları gibi düşlerim râksediyor güzel çingene çılgınca , eşlik ediyor gümüş dalgalar çıplak ayakları savuruyor altın kumları dünya dönüyor zillinin ebrûlî eteklerinde bense küskün hayat çiğ düşürmüş birkere içime balıkçının âğlarında gençlik kahkahalarım pazar tezgahında kırık dökük buzdan tebessümlerim deniz kokuyor çilgin öfkelerim akşamın denizde günbatımında kaya/lar düşer dev dalgalara düşlerimden paramparça içimdeki dağıldı zeh/r yoktur îksîrî içimde kanat çırpar dünyaya küskün bir melek ah ! hayat kelebeklerin son vedası ömrüm kavisleri fıstık çam ağaçlarına kırmızı kadifeden hoşçakalı bu son kelebektir kalan ömrüm... nur* 22*8*2014 |