Dilsiz Sus'um
*Kırlangıçları bir başka severdi babam
Kısacık hayatlarını doya doya yaşamalarından belki de... Kim bilir? Yürüyorum günlerdir Göğsümde yanık özlem kokusu Yeşil oyalı heybemde bir memleket türküsü Karışıyor adımlarım gurbetin dalga dalga feryatlarına... Anne sesli bir çocuk karşımda, Aramızda ecnebi bir uçurum! Yürüyorum... Başıboş Ve bi o kadar bitkin. Ah! Bir yenebilsem içimin sarhoşluğunu, İçimi içimden atsam, Sığınsam masum gözyaşlarıma Sımsıkı sarılsam, ’sevgi kelebeği’ olarak yeniden doğsam... ... Şimdi, Yüreğim yetim bir kırlangıç... Yorgansız akşamları uğurlarken kapıdan "Hoş geldin" diyor âmâ yalnızlık göz ucuyla Kulağıma üç kere... Elinde bez bebeği küçük bir kız Çekiştiriyor uçuşan hüzünlerimi. Ağlamıyorum ki! -yüreğime kırlangıç çığlığı kaçtı gözlerimin hıçkıran sus’u ondan- Mum ışığında biriktirdiğim onca özlem Cinnetler geçirerek çarpışıyor us’umda. Tek bir kibrit çöpüyle Karanlıkları yak ellerim. Üfleyelim yetim ağrımı Kurban edelim serkeş yalnızlığımı... Ey vuslatın s’olgun yüzü! Şiirime aşk düştü İçime köz. Sözlerim boğum boğum Gel de bu düğümü sen çöz! Kanatlansın çırılçıplak ruhum Uçsun kelebek bedenim Ölmek yasak sana baba... Duyuyor musun? Bak...Bak artık ağlamıyorum ki! -yüreğime kırlangıç çığlığı kaçtı gözlerimin hıçkıran sus’u ondan- Temmuz ikibinondört’te N.E.Ç(Sevgi Kelebeği) şiirime nefesini üfleyen değerli hocam Zekeriya Efiloğlu’na en kalbi teşekkürlerimle... |
Ah!
Bir yenebilsem içimin sarhoşluğunu,
İçimi içimden atsam,
Sığınsam masum gözyaşlarıma
Sımsıkı sarılsam,
’sevgi kelebeği’ olarak yeniden
Zaten hayat hep hayal kurmaktan ibaret değil mi
Begeni ile okudum kutlarımmm...