38
Yorum
100
Beğeni
5,0
Puan
5130
Okunma
*Kırlangıçları bir başka severdi babam
Kısacık hayatlarını doya doya yaşamalarından belki de...
Kim bilir?
Yürüyorum günlerdir
Göğsümde yanık özlem kokusu
Yeşil oyalı heybemde bir memleket türküsü
Karışıyor adımlarım gurbetin dalga dalga feryatlarına...
Anne sesli bir çocuk karşımda,
Aramızda ecnebi bir uçurum!
Yürüyorum...
Başıboş
Ve bi o kadar bitkin.
Ah!
Bir yenebilsem içimin sarhoşluğunu,
İçimi içimden atsam,
Sığınsam masum gözyaşlarıma
Sımsıkı sarılsam,
’sevgi kelebeği’ olarak yeniden doğsam...
...
Şimdi,
Yüreğim yetim bir kırlangıç...
Yorgansız akşamları uğurlarken kapıdan
"Hoş geldin" diyor âmâ yalnızlık göz ucuyla
Kulağıma üç kere...
Elinde bez bebeği küçük bir kız
Çekiştiriyor uçuşan hüzünlerimi.
Ağlamıyorum ki!
-yüreğime kırlangıç çığlığı kaçtı
gözlerimin hıçkıran sus’u ondan-
Mum ışığında biriktirdiğim onca özlem
Cinnetler geçirerek çarpışıyor us’umda.
Tek bir kibrit çöpüyle
Karanlıkları yak ellerim.
Üfleyelim yetim ağrımı
Kurban edelim serkeş yalnızlığımı...
Ey vuslatın s’olgun yüzü!
Şiirime aşk düştü
İçime köz.
Sözlerim boğum boğum
Gel de bu düğümü sen çöz!
Kanatlansın çırılçıplak ruhum
Uçsun kelebek bedenim
Ölmek yasak sana baba...
Duyuyor musun?
Bak...Bak artık ağlamıyorum ki!
-yüreğime kırlangıç çığlığı kaçtı
gözlerimin hıçkıran sus’u ondan-
Temmuz ikibinondört’te
N.E.Ç(Sevgi Kelebeği)
şiirime nefesini üfleyen değerli hocam Zekeriya Efiloğlu’na en kalbi teşekkürlerimle...
5.0
99% (87)
4.0
1% (1)