Su 143-Özlem Rahmetli Babaannem
bi(r) ğün ebem ıramatlıg; höyle
söğeye dutunalak dambaşına yanıma ğeldi yuğgudaşına yanıbaşıma oturdu eliynen sırtımı sıvazladı sol eliynen dizimi dutdu sağ elini de sırtıma go(y)du yüzüme bakıp bakıp “-endeki sıfatını[1] sıdırıp[2] durma “kaşıma yarayı şıban[3] edersin” demişler yüzün çiçek bozuğuna döner sonura; neye eviyon.. evlendinmiydi geçer marağ etme” dedi. böğünkü ğibi aklımdadır ıramatlık yüzümü avışladı, derin derin yüzümü gözümü seyretdi soluklandı… bekledi …….. “-ah.. ah” dedi “-Allah kimseye evlat acısı vermesin çekmeyenler bili(r) mi evlad acısını derdini hiş kimselere deyemedi yavrııım! hiş adını bile anmadı kimsenin yanında Emmin Iramatlık varıdı da! senin ad aldığın gari yaşı benzemesin gara zevdalara gardı yavrım “-sevipde bi ğızı alamazsan adını yadellere destan eyleme” deye türkü söyler dururdu bi ğızı sevdi adını yadellere desdan etmediii o söylerdi benim burnumun dire(ği) sızılarıdı gözlerimden siğim-siğim yaş boşanırıdı ahım-şahım bişiy olsa hadi bi-ta[4] değilidi valla, değilidi billaha yerler yeyesice.. onmadan gedesice o zamannar da gara gatır suratlı anası ğibi usdurası içinde nekbetin[5] tekiydi emme gönül bu; ota da gonaaar, bokada! gondu da bok yedi işdeecik geldi-ğeşdi emme Allahı var kimsenin adını yavız etmedi yavrııım.. “ağa adam çoban gısmısına ğız veri(r) mi” derdini kimselere deyemedi emme ben biliyo(r)dum geriden geriden hissediyodum ana yüreği bilme(z) mi garağuzum! içine ata içine ata dertlere ğardı o yerler yeyesice gara suratlı bey ğızının umurunda mı o gelini gördüm müy dü hâlâ boğazım sıkılıyomuş ğibi nefesim daralı(r) gerşi ha! onun da.... çoluk-çocu(ğu) file olmadı yüzü gülmedi emme! bana ne beniki benden getdikden keyri ne fayda geri getiri mi garaguzumu “evlerinin önü çatlı güreni bizim dama bakar elin gelini bi başına godun garip ananı gara guzum ahın terine geldimi .. yaktın getdin anacığıyın içini bari ahın yerine geldimi …. ilk yoklamaya garı başımınan Bel Tarla’dan iki ardış kesdim dee öküzleri goşduk boyunduruğa sediyeynen götürdük şubeye Allah gonu-gonşudan bin kere ırazı ossun akrenneri esgercili(ği) işledi geldi de ben taha gara çekkiyi çıkarmadıydııım hala daha düğünner de bile eller ğibi oynayıp-galgıyaman gönnüm şennenmez yavrıımm üş ğün sonura unuduldu “-ince hasdalık”dan deyividiler anası unudabildi mi bakalım “ataş düşdü(ğü) yeri yakar” ebeyin halını soran bilen mi var guzuumm yemeden işmeden kesil di de beylerin gonaklarına taraf gözleri dönü-dönüvüdüğünde içimde bi alaf “-Ğözel Irapbın sen bilin ga(y)ri sen bilin Ya Rebbimm” dedim “-ne yanı hayırlıysa nası bilisen ga(y)ri” dedim! dedim emme, ciğerim yan yana içim gan ağlaya ağlaya ........! kim bili dovam gabil oldu da öyle oldu kim bili yazgısı[6] buyudu bilemecen ga(y)ri, orasını Allah bili(r) ğözel Alla(hı)m bili(r) bili(r) işler “her şey de bi hayır vardır” demişler biz de hayır umduk neydelim hinci elden ne ğeli(r) en sonunda gara ğözlü ğuzum ğözlerimin önünde eridi akdı çıkdı ğetdi hemi de nassı, ğünden-ğüne dakgası-dakgasına uymadan hemi de iki ğözümün içine baka baka yalan oldu ğetdi garazevdadan neyimiş ince hasdalık baya bildiğin garazevda günahı obal(ı)[7] boynuna barabar çobannıg etdiği Hebiboğlu önsıra “-oğlum onnar ağa-bey çobana-yabana ğız vermezler alıp gaşsaaan mesela? bobayın zaten “ileç dutar[8] yeri yok” Allah m(a)hafaza anana, bacına filen ezziyet ederler ğızgardaşını güce ğörüler[9] onnarın her cihetde köpee(ği) bulunu(r) dağ başına budayvırılar ganadını-golunu sen yol bilmen yolak bilmezsin taha üç adım atmadan yakalanısın “Gövcelli’ye varı, Aydına geldim sanı(r)sınµ” böyle deyon emme ğızın gönlü sende mi bilmeyon hemi de olsa ne yazar böğün sana ırazı geli yarın bobasının evindeki ıratlığı arar goca evi, boba evine benzer mi ı- ıhh! sen de bir olur, iki olur üçüncü de bok olur elini bi galdırısın gari hiş bişiy eskinki ğibi olmaz “evel evelden şeytannarın patişahı bi ğün “böğün şaytannık etmeyelim” demiş, herkes yangelip yatarkana canı sıkılan güçcük bi şeytan inek sağıp duran gelinin sağdığı ineğin guyruğuna bi tiken gısdırıvımış inek çitme atınca barabar helke devrilmiş gayınnası söylenince gelinde “yaa valla ben bişiy etmedim” filen dediyse de gayınnanın a(ğ)zı durmamış o! gocası olcak zeyinsiz de “vay sen benim anama nası garşılık veriyon” deye ele alıvımış bunu gelini zıpıdırkana gayınnarı görünce barabar seğidiyollar al sana harp” işde senin ettiğin de durduk yerde sağmal ineğin guyruğuna tiken gıstırmak” demiş.. sen gel vazgeş bu sevdadan gonu-gonşu da, köyde başga ğız mı yok evelallah aslınız asaletiniz belli beyin deyen adam gızını sana kendi eliynen getiriviri” “-Allah bili ya o da kendi gızını gascan deye haralda çalıya daş atıyomuş annaşıldı ğari sonrattan sonrattan sankı ğaraguzum ağa ğızından başkasına bakıyomuş ğibi o marağınan zaten, ne yedi, ne işdi ne de bi başga tarafa bagdı ana yüreği dayanır mı, dayandım; “ölsün de gurtulsun yavrım” bu dert irezil eder bunu ölmez sağ olusam ömrümün yettiği yere ğadar bakarın; gurda-ğuşa irezil etmen yederin[10] emme yarına çıkcamız Allah bili(r).. hemi de ağa ğızını verse de ğaraguzumdan hayır gelmez gari gözel ırapbım ele-ğüne irezil etme al tez elden amanetini” deye dova etdim bi ana evladı ölsün deye dova eder mi ediyo işde” …….. not: hikayenin temeline hizmet etmeyen diğer konular atlanmıştır bunun yanında bir dipnotun her geçtiğinde değil, önceden bir defa dipnot verildi ise tekrarlanmadığı tolere, uzun oluşu konuyu bölmemek adınadır.. diğer taraftan sıralı okunmadığında önceki bölümlerin devamı olduğu da kabul edilmelidir. DEVAM EDECEK DİPNOTLAR [1] sıfat: yüz, çehre, surat [2] sıdırmak: sıkarak içindeki sıvıyı çıkarmak sıtmak: küçük bir delikten akmak [3] şıban / çıban : cerahatlı yara, [4] bi daa / bi ta / bi taha : bir daha [5] nekbet: kötü kaderli, talihsiz, marazlı, güçsüz, hayatdan vazgeçmiş, elinden bir şey gelmez, pasaklı [6] yazgı: alın yazısı, kader [7] vebal:günah, vicdani sorumluluk anlamında [8] ileç dutar (ilaç tutar) yeri olmaması: ilaç fayda etmeyecek derecede takatsız, zavallı, güçsüz, perişan anlamında [9] güce görmek: tecavüz, ırza geçmek µ Gökçeali (komşu köy) bir ova köyü olduğundan, düz arazi ve ekili alanı gören hayalinde Aydın Ovası olduğuna vehmedermiş, o yıllarda Aydın Ovasına çalışmaya gidenler olduğundan bazı cemiyetden uzak yol iz bilmeyen kişiler Gökçeali’ye vardığında kendini Aydın’a geldim zannedermiş. (nitekim böyle bir hikaye de var.) [10] yedemek: desteklemek, yedeklemek,ayakta kalmasına yardımcı olmak |
Yüreğine sağlık hocam kalemin daim olsun
_________________________________ Şiirleştirilmiş bir öykü.........Selam olsun