Karmaşa
Hayal kırıklarının da dibine vurduk
Artık hissetmiyoruz Daha çok sarhoşluğumuz gizli içimizde Yardım edebilse keşke Yüreğime Yüreğim kadar bağırabilse ağzım Gözlerimi mühürledim Hayatla yaşam arasında kocaman uçurum var artık Düştüğüm yer duman gibi silik Dünyanın koşturmacasına karışırken ayaklarımız Yürümeyi ne zaman ezberledik? Ayaklarımız yerin tozunu kaldırırken Gözlerimizi kim üfleyecek? Tiz bir ses ile ölçülemeyen dağın ardındaki o gizli yankı Uzaklardaki gizli savaşlar Yakınlardaki aşikâr karmaşalar İçine karışamadıklarımız İçinde gibi görünüp dışında kaldıklarımız Mesafe yetişemiyor Çığlıklara Uzaklığı yok eden yakın mesafeler vardır Bazen de tek uzaklık mesafe değildir Görünmez mührü gözlerin Kuş yuvaları kuş olmayanlara kapalı Ve bunu bilen gözlere sahibiz Niye farkında değiliz ki farkların? Her gece yattığımda o yataktan betona Dişlerimi sıkıyorum hissetmemek için Sonra yıldızlar düşüyor üzerime Her biri paramparça Uzaklar yakınlaşırken kırılıyor Sesim uzaklara giderken yarı yolda vazgeçiyor çığlığından Karmaşa atar damardan fışkıran kan gibi yayılıyor Her gün kan kaybediyoruz Kendimizi kaybedemiyoruz Karmaşanın adı yok Yıldızlar düşüyor, kaymıyor Gökyüzü kanıyor, kırmızı Her gün üzerimize kan yağıyor sağanak yağmur yerine Bir şeylerin sürekli yeri değişiyor Dünya dönmeyi bıraktı artık ekseninde Eski bir şey kalmadı İçindekiler dönüyor Yenilendikçe eskiyoruz Sokaklar artık bilmediğimiz dünyalara açılıyor Sokağa çıkmaya korkarken ısrarcı ve kararlıyız Üzerimize gökyüzü kanıyor Ve bu çığlığı duymaya hiç kimse yardım edemiyor Kendimiz kadar kimsesiziz Ve başkaları kadar uzaklarda Uzaklar kadar sokaklarda Altı Ağustos İki Bin On Dört 18 00 Nevin Akbulut |