Su 130-Özlem 1Şiirin hikayesini görmek için tıklayın bir gün köye biri gelir...
“-durun bii..
siz onu-bunu boş verin de! ben size bi bayramda başımdan geçenneri deyivireyin görün bi nassı bayram geçirmişiyin” “……” “-o aralar yeni yeni deliğannı oluyon nerdeyse her gün hamam ediyon, tıraş oluyon, aynaya bakıp duruyon Müslüğ Ebe file gördü müydü “-len çocuk, seni gördüm müydü varyana başım dönüyo töbossun ha seme[1] ğibi oluyon ged öte yanına.. hincikinnerin şansı yok hunnardan file garı mı olu(r) sanıyon her şarpı yağlınanı[2] essahdan gız mı sanıyon hinciki ğızların hiç aklı yok get namerdossun.. len.. çocuuukkk.. ah.. valla ben olsam var ya, dikilirin garşına “len yeğit ben sana havasın” derin olmadı geder evinize otura-ğorun beni gaçırdı deye, bi şaya![3] neydebilecen gözelliğise-gözelliğinen olmadı, tüfe(ği)nense tüfe(ği)nen dabancaynanısa dabancaynan taha da olmadı cavırlığınan elden geikleyin.. elimden geleni ardıma goman evelallah, i(n)sanın gücüne ğediyo valla hele bak hunnara gaz gelcek yerden tavığı mı sakınacan.. sen de Allase(verse)n.. dediklerimi yabana atma bak.. ilaf osun deye demeyon valla ha len gözel çocuuuuk, gel seni bi afsınlayıvırayın[4] maazallah göze-möze ğelisin ben de paçamdan vere(yim)n de anan yaksın da bi ğözel tüttürtsün.. neminazım aman ha gıyaman sana” derdi biz de eşek değiliz ya o keyfinen avcına bişiyler sıkışdırıdık, zamanın behrinin gederine ğöre beş-on guruş. “-len ğözel o(ğ)lan senden para alırmıyın len heş” dese de, guşağının arasına sokduğuma gayıl olu(r) memninidi bence onun da umudu buyudu işdee! o bir arabuluculuk sevdasındaydı hep keyif bağışlardı “-madem izbar etdin Omar’ıma vereyin değilise alımıyın, ben netçen hindikten keyri[5] parayı-marayı” de! emme ben de hani, o ğünnerde beyaz laylom sıkma, ütülü pantul-iskarpin bobalı o(ğ)lannarda yok valla o fors saşlar arkaya daralı ıldır ıldırıdı teneke gutudan “grem” filen sürünüyon kokular demişsin cabası görün beni bii(hh) [1] seme:alık, ahmak, sersem, saf [2] yağlınmak : kuşanmak, giymek, takınmak [3] şaya : şayia, söylenti, laf, ilân, tevatür, [4] efsun: afsun, tılsım, gözbağı, büyü, keramet [5] hindikten keyri: bundan sonra, şu andan itibaren, bundan böyle Dervişin Kazım ve Adilin Arif |