Aşram, büyük yalnızlık evi
...
Aşram şimdilik yalnızca selam Közüm az önce yakıp gitti çocuk çobanlar gerdanında bıçaklar yüzdürülen baharken orta doğu tıka basa çocuk cesetleriyle uyumakta kutsal sözcükler Dua edenlere rastlanan kimsesizlikte dağların arasından sızar ışık yüceltisine sığındığım kadar çocuğuyum ben de Allahın büyük çareler içerisinde muhteşem çaresizlik işitiyor musunuz siz de kimsesizler mezarlığında yükseliyor Banyan ağacı koyu bir gölge Aşram sana bin selam, ıssızlığından içimizin ben közüm anam üzerimi örtmeye gitti sesinde bir kurşun uğultusu derin bir kolumu şuradan çıkardılar öbürü bilyelerimi saklamaya durmuştu az önceydi, demin ben şurasında duruyordum binyıllarlık bir özlemin sıcaktım, sımsıcak bana da dokunuyor buzdan bir nehir r o b o s k i, ağır dökümlü bir çelik Aşram Aşram sana bin selam! inan ki bu sözcük Kürt dilinden değil Dikene su vermek olmaz Aşram nem, büyük bir ırmak benim noktam yok virgülüm uzak şekiller nedir ki yaptıklarımızın yanında harfler, rakamlar,sonlu ve sonsuzlar hızında suların ılınmadığı ateşe benzer yaşamak o bir dağdır Aşram, insanın tırmanıp durduğu bir dağ ufacık yükseltilerin bozabildiği sana bir kalem verdi ’’yaşamak ağrısı’’ her açtığında rengârenk denizlerle doluşan kalem kağıttan silahların, tahta tabancaların ve turna kuşların var senin kaç kola ayrıldı gövdem bilmiyorum her düştüğümde paralandı dizlerim kalktığımca ırmak, ırmak Fırat bu dedim Aşram Aşram sana bin selam ışıltılı bir denizle akacak... ... |