Ukba’lı Hesaplar!
Bir çığlık yükseldi maveraya
Hadi o sağırdı Ben sağırdım Sen de mi duymadın! ----------- Ukba’ya taşınan kelimeler masiva’da dillenmez bazen.. Dilenmez işte, Ne bazı acılar, sızılar.. Döküldü mü geceye ansızın hüzün yağmurları Sus pus olunurmuş Meryemce.. Kalırmış son bakışlar gidenin ardından, Ah’lanırmış söylenmemişlikler, “Sus” dermiş yürek, Parmağını dudağına götürerek.. Yetim kalan çocukların hayalleri, bulutlara çizilirmiş Her başını gökyüzüne kaldırdığında, Dayanamazmış bulutlar titrer ve salarmış yağmurlarını “Alın size rahmet, kalbiniz merhametlensin yetimlerin gözyaşında!” der küserlermiş.. dedim ya dile gelmez bazı hıçkırıklar.. bir çocuk ağladı öteden beri, bir kadın haykırdı yeryüzünde var sanılan adalete! Bir kuş uçarken vuruldu, Bir genç adamı ayırdılar sevdiğinden, Ağlayanın yüreğine çimdik atıp susturdular.. Uyumak için rüyalarımız vardı üstüne yattığımız, Şimdi ise korkularımız.. Taze ekmek kokusu salardı sokaklar, Bir genç kız yürürdü tebbesümle, Yanakları sevinç pembesi.. Sonra kıstılar şu köşede tam hayallerinin ortasında! Ukba’ya kalırmış umutlar, Orda görülürmüş hesaplar.. Zalim çökermiş korkusundan.. Hayır! Hayır uydurulan hikayeler değil bunlar Avutulmak için söylenen masallar hiç değil! Hey! ağlayan çocuk üzülme Üzülme sen anne Ağlamasın şimdi mazlumlar Son durak varmış, şimdi inmesin hüzünler Olsun yüreğimizde duamız, Gönlümüzde davamız Rüyasına yatalım sevdamızın, yorumcusu olsun Yusuf’lar.. Ah Yakup’ca feryadımız; “Ya esefâ alâ Yusuf!” Semra’m Öztekin |