GÜZ/EL
Sana gelirken kaç kez yollarında öldüm,
Hadi yasımın bir köşesinden tutalım. Bak yine aristokrat bir acı beynimi kemiriyor. Gözlerinin imanına daldım yine, Kirpiklerinin ne denli secde ettiğine, Özgürlüğüne düşkün gözyaşlarına son ver, Tut ellerimden güzel tut ki, Dilim kendini plak sansın, Dans edelim ıslığımla. Sana gelirken kaç kez yollarında öldüm, Hala yüreğimin ilk dönemecinde taziye çadırım. “zulmü yurdumda unutmuşlar” derdi şair. Ölüm hala orda, Ne bir karış toprak buldum gömülmeye, Ne bir sela duydum yol gitmeye, Ödünç bir hayat bulsan içinde oturacağımız, Kirası paha biçilmez gülüşün, Ellerim amelesi. Ayaklarım çoktan amadesi, Sen Gel desen, Bende Gelsem, Mistik bir zamana yol alsak, Çeksek taburemizi, İki çay söylesek ince belli bardaktan, Bir sigaraya gömsek her şeyi, Lütuf için adaklar adasak. Küfretsek, şarkı söylesek, Dünyadaki her hangi bir günden b/ah-s/etsek, Avuçlarından kokunu içsem, Kokuna doysam. Öpsen alnımdan, Ölüm uyanır be güzel. Nöbetçi_Piyanist |