Ölüm
Yaşam envai renklerle,
Bana göz kırparken kesme yolumu. Ben yaşama dolu dizgin akarken, Çevirme yönümü ölüm. Çek ellerini ensemden, Daha dünyaya doymadım ki. Ben sığmazken şehirlere, Kuyuya reva görme. Hergün güneşi bir sürme gibi gözlerime çekip, Gökyüzünden beslenirken, Beni karanlığa gark etme. Bir mızrak gibi boylanırken, Boş bir kovan gibi yere düşürme. Topla mezar taşlarını, Kır çiçekleri açsın toprağın sinesinde. Dur ölüm dur! Destursuz mabedime girme! Çok şey istemiyorum senden, Bir kaç yıl,bir kaç kahkaha... Sabah usul usul günü karşılar, Akşam minnetle uğurlarım. Gece ay’la hasbihal ederken, Kederleri meze yapıp, Kadeh kaldırırım hayatın şerefine. Tanyeli ağarırken, derin bir nefes alayım, Yaşam dolsun içime, Akşama doğru bir kahkaha, Sıhhat karışsın hücrelerime Hadi ölüm! Topla tasını tarağını, Gözlerimi açık götürme. Kaşlarını çatarak yüzüme bakma öyle! Diyelim ki beni benden aldın Ve götürdün bilinmezlere Koynumda büyüttüğüm ağaçlarla, Güllerle kim konuşacak her sabah? Kim yağmurla yağıp,toprakla tomurcuklanacak? Kim içecek yıldızları? Kirpiğinin oklarıyla kayan yıldızları, Kim bir bir yakalayacak? Kuşlarım kime şakıyacak? Sadık dostlarımı kim koruyacak? Söyle ölüm; Ben gidersem sana neyim kalacak? Kesme deli deli akan nehrin damarlarını, Çalma benden hayatın sırlarını, Söndürme ışıklarımı. Senden baharlar istemiyorum. Bir kaç yıl, bir kaç kahkahadan başka... Nimet Öner |