Su 83- Harun
anlatmaya devamla;
“-Harun-u İreşid hazretleri za(ğı)r adamlarıynan.. gezmeye çıkmış “tebdil-i gıyafet”dir tabi.. deyelim ki çekmiş sifilleri.. bakmış garşıda pir-i fani adamın biri toprağı eşeler, zeytin ağacı dikerimiş… Harun-u İreşid hazretleri; “-dede” demiş “senin yaşın varmış “var(a)cağı yere ” diktiğin ağaşlar ne zaman etişecek dee zeytin verecek, sen toplayıp da ye(ye)cen ne uğraşıyon boş veer” demiş… e(h)tiyar da “-bak ho ağaşları dedem dikmiş zeytinnerini yemek bana nasip oldu bu dikdiklerim de etişecek etişen o zeytinneri dee belki torunnarıma gısmet olu(r).. olmasa bile zeytini nasip olan kimise, kölgesinde dineenen, bi “Allah ırazı osun” deyivise böyyük bi bi dö(v)led .. peygamberimiz efendimiz deyoru ku “ağaş dik.. bi ğüncücük de olsa ömrün galdıysa ağaş dik..” .. “-insanın kendinden sonuraya bırakacağı en gözel meres ağaşdır” deyo(ru).. bu laf bek hoşuna gedince de Harun-u İreşit haziretleri adamlarına işaret ediyo(ru).. e(h)tiyara bi kese altın e(h)tiyar; “-bak gördün mü dedem dikdiği ağaşların zeytinini belki hiş görememiş emmee ben böğün, taha diker(i)kene gördüm”… bi kese altın taha! e(h)tiyar bu sefte de “-üsdelik iki defa” deyinşe, barabar .. Harun-u İreşit haziretleri “-tamam e(h)tiyar tamam” deyoru “-annaşıldı senin gafan, benim hazineden zengin… bireş da(h)a gonuşursan beni ifloz etdirece(ksi)n ver elini öpeyin dede eh! hadi bana müsaade et de! varayın.. ben de hemen böğünden tezi yok torunnarım uçu ağaş dikeyin dedem dikmiş ben yedim ben de dikeyin de… torunnar nasiplensinner bana hayır dova etsinner” ….. “-onun uçu; ben dikeyin siz ye(yi)n siz de bana dova edin siz de dikin torunnarınız yesin onnar da size dova etsin yövmül gıyamete gadak memleket ağacınan şenlensin. dededen ağaş olursa toruna, torundan dedeye dova evlat dalımış torun balımış işdeee hekaye bu ağa!”” hinciiii sen gene bi “münafıklık” edecen “Harun-u İreşit haziretleri nerede yaşadı” decen ben bilmen, yaşadığı yerde zeytin etişiyo muydu kelp olayın onu da.. bilmen. emme hunu biliyorun kuu çok möhüm bu ağaş me(v)zusu…. annadan zeytin etişen yerde annadınca “zeytin” demişdir annatdığı yerde zeytinden başga bişi(y) etişmeyosa ne desin, nassı annatsın adam söz temsili üzümü bilmeyen adamca(ğı)za üzüm dese olmaz de(ğil) mi işdecik onun gibi payam etişen yerde annatsa payam derdi o başga.. tabi… işin aslı.. olsa olsa bu; furmadır emme sen de; “payam” de!. boba hekayeden meram ağacı annadmağısa, annadılmışdır gerisi sen ağğa ben paşşa … furmanın da bi hekayesi var biliyon mu uymuş uymamış bil de “çalıp yediğin hurmalar vahtı gelir dırmalar” aynı ciğenin gabığını çatlatması ğibi her şeyin bi zamanı var.. bi de herkeş becerir çalmayı, sen çalış-çabala boba haval(e) et Allaha dik-sula, alın teri dök, gazan da halalından ye almayı furmadan datlıdır valla ... Resim: yağan yağmurda koşarak gittiğim resim sergisinde bir yerde durdum, "hikayesi, söylediği olan sadece bu köşe" dedim, ilki henüz doğmamış bir bebeğin isyanı idi, sonraki dehlizlerden çıkmaya çalışan bir çocuk.. yanımdaki arkadaşa bu hususu sodum "sizce ne demek istenmiş.. yanımda biten küçük bir kız, net "sizce?" dedi.. ressam Kader Öztürkmen.. ben bu resmi yayınlayacağım dedim.. işte üçüncü resim.. onu ileride duyacağınız alkışlayacağınız kesin.. Allah nazardan saklasın.. alkışlar saygılar.. Hoca Sn Celal Günaydın ve Ramazan Efe’ye de teşekkürler.. |
Anadolu bu kadar ağaçlık mıydı bilemem. Ancak hoyratça kıyıma uğradığına çokça tanık oldum.
İlkokulu bitirdiğimde mahallemize Atatürk Orta Okulu yapıldı ve ben ilk öğrencilerindenim.
Hiç okul görmemiş, 1960 da açılan okuma-yazma kurslarına katılıp okuma yazma öğrenmiş rahmetli anacığım, yeni okulun girişine kendi elleriyle, benden hatıra olsun diyerek üç kavak dikmişti.
Harun Reşit öyküsündeki toruna miras zeytin ağacı dikme ve ödüllendirme faslı insanlarımıza yansımış demek ki. Bu gün maalesef bir laf uydurdular : " Zeytin taşınabilir ağaçtır. " Evet, yani, yanisi şu : Zeytinliği imara açıyorlar, zeytinleri firma kökünden söküp gösterilen bir yere sözüm ona taşıyıp dikiyor... YALAN hem de KUYRUKLU YALAN... Bu ad altında arazi TALAN...
Sayın Çelikli güzel öykü için bu arada güzel resim için çok teşekkür eder saygılar sunarım.