olamazdı zaten başka hiç bir şey, mal meydandaydı ...
Yazdıklarımdan gocunanlar olabilir.Hepsi için ülkemizde aynalar bulunmaktadır.
Aynaya bakarlarsa, aynen kendilerini göreceklerdir.Hah ! işte bu ! diyeceklerdir. Öyle ya , yazana değil , yazdırana bakmalı insan ... Eden bulmalıysa eğer , ben değil, o vicdan yoksulu , o beyni alınmışlar , kusurları , günahları kendilerinde aramalıdırlar. Ha zaten benim asla umurumda değildir o satılmış insanlık düşmanları... Onlarla iyi bilmekteyim ki Yaradan’ ları zaten özel olarak ilgilenecektir.Benim ellerimi onlarla kirletmeye asla niyetim yoktur. Değmeyecek kadar basit olduklarını kendileri de iyi bilirler ... Yine de , şiirin başında onlara da bir sesleneyim : " hey sen, hiç aynaya da mı bakmazsın " ...
SOMA KÖMÜR MADENİNDE YAŞAMLARINI KAYBEDEN TÜM EMEKÇİ KARDEŞLERİMİZE RABBİMDEN RAHMET , AİLELERİNE DE BAŞ SAĞLIĞI VE SABIR DİLİYORUM ... Burada okuduklarından siyaseten, mallıktan, yavşamışlıklardan, beyni alınmışlıklardan kaynaklı , tepki gösterecek çok fitne fesatımız vardır bilirsiniz.Halkı dap etmeyi iyi bilir onlar. Onların bu beyinsizlikleri aşılamadıkça , maalesef bu insani acılarımız da bitmeyecek ... 300 EMEKÇİ ÖLMÜŞ... TISS... SESSİZLİKKK... UYUMM DERSİNİZ BİLİRİM DE BENİ GEÇİN YAVRUM SİZ KENDİNİZE BAKIN.. HA ! , AYNANIZ VAR MIYDI ? Mert YİĞİTCAN 17 . 05 . 2014 istanbul |
1946'da İlhan Berk'in yazdıklarından bugüne, 2014 Türkiye'sinde değişen bir şey yok aslında:
Bu Şiir Kömür Kokar
öyle insanlar gördüm ki
ölüm peşlerine düşmeye korkardı
kılları uzamış hayvanların yanı sıra
ya kuyulara iniyorlar
ya kuyulardan çıkıyorlardı
kazmaları kürekleri lambalarıyla
ya insanlar gibi toprağın üstünde
ya köstebekler gibi toprağın altındaydılar
bir düdük sesinde bütün şehir ayaktaydı
dağlara tepelere doğru bir ayaklanmadır başlıyordu
ikinci düdüğe kadar bütün şehirde tıs yoktu
uyudum uyandım hep aynı seslerdi
anladım insanlar bir vardiyaya giriyorlar
bir vardiya çıkıyorlardı
anladım en kısa ömür insan oğlunundu
sonra kurtlar böcekler ve tarla farelerinindi
1946
İlhan Berk
*
Amerikan Yasalarında; beş kişiye kadar ölümler 'iş kazası' sayılıyormuş. Daha fazlası, facia/katliam... Yani sorumlusu olan olaylar.
Tv'de Amerikalı uzman anlatıyordu: İki tür maske varmış. Biri gazı filtre eden ve ucuz olanı ( 100 dolar); diğeri de oksijen üreten ve bir saat dayanıklı, sonra yenisini takıyorsunuz ama (600 dolar)
Bizimkiler elbette 100 dolarlık olanı kullanıyorlar. Onlar da küflü çıkmazsa... Kullanmaları da sıkı kurallara bağlı. Yoksa, parasını kesiyorlarmış maskenin.
Soma'da kurtulan bir işçi diyordu ki " Taşeron için gelsin kömür gitsin kömür..."
İş Güvenliği?
"Çalışma müfettişleri önceden haber veriyordu, yemek yemeye geliyorlardı. Madenin sadece girişindeki 200 metrelik bölüme bakıp gidiyorlardı.
Halbuki birkaç kilometreyi geçiyor madenin sonu. "