Kıs…
“Kısmetim” diyemedim
İçime attım heceleri “Kıs” dedim ve öylece kalakaldım Öteye gidemedi kekeç kalbim Bu yüzdendir kısık sesim Öyle serpiştirdim aramıza mesafelerimizi Ve öyle büyüdün gözümde Tepeden bırakılmış kar tanesi gibi “Kısmetim” diyemedim, anca içimden Belki sevemedim safice Belki de çarpmadı kalbim derin derin Sadece korktu, soğuktan değil titremesi Güneşin utana sıkıla sırıttığı zamanlar Tepe arkasından korkarak baş çıkarmalar Şimdi seher vakti, aşk vakti İçimi okşuyor serinlik Kuşların sabrının getirdiği baharda Titriyor tekrardan kalbim En korkağından, en seveninden Gün batımında arıyor seni gözlerim Ve öylece seyrediyor gidişini Varsın, hiç yok Hayallerdesin, gerçekte yok Duygu seli içinde akıntıya kapılmışım da Haberim yok Sabahları gölgede bırakmayan Güneş Akşama doğru yüzü gülen Dolunay’sın Rüyamda çiziyorsun resmini Sonra da isim veriyorsun sanatına Kuruluyorsun sultanlık tahtına Ve yer ediniyorsun kalp deryamda Ey dilden mahrum dilber! Ey muhabbet elçisi! Seni davet etsem İcabet eder misin? Yaşlanmaya, yaşlarda boğulmaya Gözlerde kaybolmaya Gelir misin? El ele Zora karşı koşmaya Muhammed İşler |