Su 51-Kış
Kışın
gışın gece gezmelerinde; yüzük oynanırdı bez, peşkir, çaput altında yüzük, düğme, deve boncuğu ya da para, yüz devesi[1] olan taraf kazanırdı. deve çobanlığı çocuklara büyüklerinden en büyük armağandı. diğer tarafta, biraz büyük olanlar karşılıklı bilmeceler sorarlar “-yapan satar, alan kullanmaz kullanan görmez”° "-mel mel ayaklı, meldir kulaklı külpeşen donlu gümüş ayaklı"°° "-gelen leylek giden leylek tek ayağının üstünde duran leylek"°°° "-yapılmadık duvar üstünde anasından doğmadık çocuk oturur"°°°° gömüden[2] -balamıt[3] çıkarılırdı, ya olduğu gibi, ekmek arasında yanı başına bi tas su almayı unutma yahut haşlanırdı sobanın ütünde tencerede kesdeneden datlıydı” veyahut da közlenirdi, emme dıkgaklamak, çentiklemek gerekti değilise valla fıldırar geder, nere ğeddiği belli deği(l) bi yanınıza geli(r)di” “-kesdeneyi, şekeri filen bilen mi varıdı nohut, mekke neyine yetmedi “daklı” dedin miydi bekmez, her bişeye çaya, havlaya, aşır aşına çalardık gaşşığı bulgur aşına toptasda ayranım da varısa değme keyfime” “-çentikle endekini Allah mafaza çoluk çocuğun gözüne geli nemelazım, çentivi(er) elinde mi galcak ay gızım” mekke patlatması, guru üzüm nohut kavurgası ıslak nohuttan pollunpos[4] "tek mi- çift mi" oynanırdı ikiye ayrılan ahali –yüzzük- saklardı dığan dibini kazımak için illa da fosfos. “düğününde kar yağar” derlerdi dığan dibini sıyırana, ama fosfosun en güzel yeri dığanın dibiydi[5] işin aslında ne yalan sö(y)leyen hinci “- olur, gar yağar, yağmır yapar ben alayın da havas olduğum gelini nayeti gışın ardı bahar ele bırakaman fosfos[6] dibini” “-düğününde oynarım, su çekerim, ekmeğ ederim” diye eklerlerdi iş yaptıracakları çocuklara elden gelen esirgenmezdi şimdiden bazı meseleleri halletmiş olmak adına “o ğün gelsinde kim öle, kim gala” “adamayla mal tükenmez”di nasıl olsa biri şimdiden her şeyi hallettiği düğün telaşında (hulyalarında) öteki senetsiz kefilsiz üstelik en az on yıl ödemesiz nasıl olsa birileri tarafından ödenecek borç altında karda iz avına çıkanların gözlerine sürme yağlı dığan karası ilk av dağıtılırdı, köz konulup toptasdaki topalak içine konu-komşu duası alınırdı bereket gelsin diye.. “hey anam heeyy ne güzel şey” [1] deve. Kazanılan puanın karşılığı, ya da puan ° tabut °° kedi °°° kapı °°°° hoyuk, korkuluk [2] gömü: yere/toprağa gömülen şey [3] balamıt: palamut [4] pollunpos: önceden ıslatılmış nohut soba üstünde pişirilirken pooss! sesi çıkarır [5] dığan dibi: özellikle fosfosta tancerenin tabanında oluşan daha katı, toryulu kısım, kazmık, çocuklar çok severdi [6] fos-fos: un çorbası pişmesine yakın fos sesli kabarcıklar çıkarır |
çocukluğumun kış günleri.
peşkir vazgeçilmezimiz.
soba üstünde "gavırga" lar, nohutlar, şimdi popcorn oldu ya bizim dilber mısır patlatması.
Gönlüne, yüreğine sağlık değerli Hemşerim, selam ve sevgilerle.