Müzmin
geç gelişlerine yaşadığım az
erken gidişlerine öldüğüm gibi... ne geç gel ne erken git ne az gel ne çok git vakitlerim kararsız kararlarım vakitsiz ıssız karam beyazdan geçit olduğum gibi... bana gelmeyi unuttun mu dünden döndüğün evleri arıyorum da gizlenip ilk kuytuda taklidini yapmak için en sevdiğin şarkıdaki o şımarık oğlanın ellerinin kusursuzlaştırdığı kapıyı çaldığın gibi... şimdi çamurlu sokaklarda kış sisi burnunu çeken çelimsiz limon kafalı yeşil ayakabılarının ucu açık o çocuk eksik bırakılmış sokak tatlarından duvarları yazılı tek katlı içlerinin karanlığı ılık ezikliği içimde göz kapaklarından öptüğüm evlerden geliyorum... bildiğin gibi... yorgun atlar düşer kıyısına gece korkularının ölüm yalnızlığını korumaya çalışır gözyaşlarımdan bir toz bulutu kalır sabaha rüyalarımdaki atmaca gözlerinden vurulur içime cız eder gibi aklıma saçların dolanır adın müzmin adsız ömrüme güz olur gelir yurtsuz imlâmın baş köşesine kurulur adsızlığım da silinir... silinir... silinir... kağan işçen... |