Yalnız senyüzünde yeşerip büyüdü bir ağaç pencereme değdi yaprakların uçları bir çocuk çıktı dallarına gökyüzü d’okudu bakışlarını bir kız ıslık çaldı çocukluğuna geri istedi yanağına doluşan çilleri altında bir zerdali ağacının tuza bandığı domatesleri bir araba tozutarak geçti geçmiş günlerden bir traktör hak yolcusu ilerledi ekinli, çiçekli yollarda bir araba gülüşü döktü de köye kapı önlerinde otururdu kadınlar erkekliği ele alırdı sesleri onca ters giden günlerden sonra doğrulturlardı evlerinin belini avlularda büyüdü çocuklar büyükler küçüklere anne oldular hayatı hep birlikte ördüler ellerinde tığ, mekik, ipek iplikle yüzün nasıl yasak bir meyve oldu ki oysa odama giren dut dallarıydı aynı kapılardan girip çıkmıştık orda uzanmıştı ellerin ellerime orda başlamıştı bizim hikâyemiz dönüp bakmıştın köşe başından bir gül elinde eskitilmişti ve bir gülün teni, ayağında ezik kadınlar anlardı kim kimi sevdi yollara dikenler döşerlerdi bilinçli takılıp düşsün diye bir deli lâf olsun diye geçen zampara gitgide uzaklaştı o günler bir sofada çaylı sohbetler mısırlı, bulgurlu tatlı sofralar yalnız sen kaldın gözümde tüten 7. 4. 2014/ Nazik Gülünay |