Az İlerideki Geçmiş
Geride bıraktıklarımız
Bazen geride kalmayı reddeder! Unutmadıklarımı hatırla Nasıl boğduğumu boynumu Ellerimle nasıl ertelediğimi bir yaşamı Sonra Saçılmasın diye satır aralarım ellerimi nasıl tırnakladığımı Cümlelerin intikamını yalnız kendimden alabildiğimi Sana olduğu halde Siyahlığının karşısındaki korkumu Ve güçsüzlüğümü Dökülmesin diye iç sesim Nasıl sessizleştiğimi Bu şiire böyle devam edilemezdi! Gitmeliydim, acıyı daha iyi anlatacak bir yere Acının zamanla bir ilişkisi yoktu Sadece tesadüf diye bir şey vardı Zayıf noktalarımızdaki iğne sızıları Zayıflığı kadar inceydi, tiz çığlığı Kaldırımlar, gidişimdeki ayak izlerini taşımaktan yorgun Yağmur ferahlatıyor sıkıntılı gecenin ertesi sabahlarını Ve ahlarımı Hatırlamayayım diye unuttuklarımı Okumayayım diye sildiklerimi Silemediklerimi Ve sildiğimi bilmediklerini Ne çok çoğalıyordu böyle anlatınca Azaltmaya çalıştıklarım fazla geliyordu Gizlediklerim daha belirgin Gizlediğim için farkındalar Ve gizlendiğim için Böyle sessiz kapı zilleri Yedi renge boyadığım hayaller Pastel boya kokmuyor Mürekkep kokuyor Mürekkep kokusu hep ayrılık mektuplarını çağrıştırıyor Hayalleri boyadığım kadar boyayamıyorum geçmişi Karalanmıyorum da “Geride” dediklerimiz bizimle birlikte ilerliyor Bazen bizi de geçiyor bu yoklukta Karalayamadıklarımın yerine duvarları boyuyordum Bir de geceyi Daha renkli şiirler yazılmalı Güneşli bir günde Karanlık anlatılmaz, anlatılmamalı kaybolmadan Beyaz kâğıdın üzerinde biraz daha düşünüp Zemini beyaz olmayan her şeye Dokunulmalı Susmalarımı toplasan Bir “git” eder mi? Hayalimdeki resimde balonlar patlamıyor mesela Yağmur rengini akıtmıyor hayallerin Gözyaşları kadar Sokaklar ıslanmıyor İçimdekiler boynumdan geçip, taşmadıkça Susmadan gidilmezdi Boğdum boynumu Ölmesin istedim içimdekiler Resimler kadar yaşasın istedim Yeniden başlasa ellerim bu şiir yazmaya Tersten başlamak istiyorum her şeye Hayallerle gerçeklerin yer değişmesini istiyorum Ve bu defa gerçekten Hatırlamadıklarını unutmak istiyorum Şimdi kim dokunabilir boynumu boğan ellerime Tutabilir mi katil hayaller geceyi Yumuşakça ölümler düşlüyorum Hayaller gibi hafif gelen Gece olmak için biraz daha kaybolmak gerek Tersten gidiyorum yaşamaya: ölüyorum Yaşabilmek için en az bir azamı yok etmem gerek Boynumu boğan ellerimden tutuyor kemiklerim Kemiklerim sızlıyor Gerçekler acıyor Hayallerin umurunda değil sızlamak Kuruluyorlar karanlıkta koltuğun üzerine Film devam ediyor On Dokuz Mart İki Bin On Dört 12 50 Nevin Akbulut |
GELMİŞ , GEÇMİŞ , GELECEK...TÜM YAŞAM , ÖMRÜMÜZÜN BİR AN'I SANKİ.
KUTLARIM
SELAM SAYGILAR.