31
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1779
Okunma
sen orada öylece...
koca bir kentin
en kalabalık meydanına dikilmiş anıt gibi.
bakışlarının suskun meydan okuyuşu
gözyaşından havuzumun/ kırk yıllık...
ve çözümü en zor problemine yanıt gibi.
bazı kentler kolay kolay ağlamaz
canı iyice yanana kadar
bil ki benimki de onlardandır.
boğazı düğümlenir
alnı delinir
gerilir... gerilir... gerilir...
ve sabrı çatlar.
sonra kaldırımlarının yanakları ıslanır
en az saçlarımın altındaki
kapkara anlak kadar.
bazı kentlerse sık sık kendini aklar
kar yağar... yağar... yağar...
o kentlere hep aynı karar sığar kar
yorar fazlası.
ve sen orada öylece...
beyaz bir kentin
en karlı mevkiine dikilmiş anıt gibi.
durmadan aklanışın
ağlayışıma. sallanışıma. sana doğru
sona doğru dallanışıma kanıt gibi.
bazı halklar kolay kolay çağlamaz
kanı iyice kaynayana kadar
bil ki ben de onlardanım.
şu ağzım dilimlenir
ölü elim dirilir
yükselir... yükselir... yükselir...
ve Tanrı anlar.
sonra Çiçeğimin toprağı bile nemlenir
en az kaşlarımın altındaki
kupkuru kirpiğim kadar.
ey yâr!...
bazı kentlere bahar uğramaz. bil.
caddeler kar’ı
secdeler baş’ı uğurlayana kadar.
ve sen orada öylece...
hâlâ öylece...
uzak bir kentin
en buzlu meydanına dikilmiş anıt gibi.
silk at üzerinden şu beyaz tozu/ gayrı
tanıt kendini.
tanıt kendini!..
yoksa aşk beni yargılayacak
kendi kalbini sökmekten mahkûm
bir sanık gibi. ahh!..
JD