sitembu bendeki bebek yüzlü bir yalnızlık sevdiğim. geceye düşerken gözüm düşüm uykuda sönerken duyulursa rüyamın kapısında ayaklarına ait mutlu biten masal sesi gözlerini yumuyor uyuyormuş gibi yapıyor/ ne vakit çıkıp gittin; o an yaygara. bu bendeki çocuk huylu bir yalnızlık duymuyorsun ki. bu benimki çakırkeyif bir yalnızlık sevdiğim. gözümden su sızarken aklaşırken bardağımda yaslı rakı’m yavaş yavaş ortak şarkılarımızın dili savaşırken hayatımın meşru nakaratlarıyla kemancının parmaklarında teller kadının tezgahında satılmamış can kırmızı güller ve henüz yaşanmamış aşka ait uçuşan küller… iki gönül gönlü örten şu ince tül dağılırken tavernaya salaş salaş gözlerini umuyor gülüyormuş gibi yapıyor/ ne vakit şölen bitti; o an maskara. bu benimki akşamcı bir yalnızlık bilmiyorsun ki. bu yalnızlık… sevdiğim… evvel eskidir marazi. ten solarken yenin içeride saklandığı bahtsızlığın mısralarla haklandığı alkışsız salon. perdesiz oyun. boyasız aktris pek arı… ve artık kocakarı! söz veriyorsun nefesini tutuyor ölüyormuş gibi yapıyor/ ne vakit… bir tren düdüğü ilişmiyor kulaklarına; o an ayakta... yine hayatta. sevdiğim… gelip de onu genlerimin alnından silmiyorsun ki. JD |
kutlarım alkışlıyorum.
selam se saygılar.
yadigar malkoç