Zahmetli Bir Sonsuzluğa
yakağanlar uyutmazdı her yanımız yara bere içinde
canımızın yanışını tanrıdan bile gizlerdik bahçemiz küçük herşeyi unuttuyduk ölmek zaten kendi haline bırakılmış bir aklı selim hayalimizde ah şöyle penceremize serinliğini yatıran dut ağacı yokluk yoksulluk su serperdi gerçi yüreğimize red edilmiştik bu güzeldi işte satırlarımız cayır cayır yanardı yazamazdım yeteneğimiz yoktu kimse bizi anlamazdı şiirimiz olmazdı olamazdı yoktu dizelerimiz olurdu şiir bile az gelirdi o yüzden dizelenirdik şarapnel parçası yemiş güvercinler gibi elbette bir sonumuz olmayacak öyküsüzlüğümüze öykünenler de olmayacak farklılığımız rezilleşmemizde ah öyle bulvar oruspusu olmuşuz ki oruspulaşmışız sokaklarımız bize sansürlü siktiriboktan senaryo sonumuz yok ölürsek yüzyıllık demagoji ayrılıkla sıfırlamışız herşeyi yerleşikliği geleneksel olan tek yanımız şu uyumak düşkünlüğü zor günlere nazaran perşembeleşmek bu sonumuz yok varsın zaman geçsin gitsin ötemizden zaman biz kaşarlanmışız zahmetli bir sonsuzluğa emeğimiz buydu ya da bunaydı dolaylı yollardan doğal akışın yarattığı bir sonsuzluk acılaşarak sevgimizi dağlayan yalan yanlış bir çaresizlik resmi ve zaman ölümün kayganlaşan zeminidir en nihayetinde sana rağmen sürecek şafaklı bir alacanın trajedisi süklüm püklüm sabahla vedalaştım balkonumda rüzgarlaşma şekilsizleşmemi ünlemlere boğdu sıkıldım şimdi ölmek nedir bilmiyorum ve yarışmıyorum zamanla ah galip miyim ki bu kavgada Kağan İşçen |