rutubetli bir gecenin koynunda yatıyor
sırılsıklam ayrılıklar
ve
esmer yürekli kadınlar kundaklıyor
saman sarısı kederleri
yağmalanıyor şehirler
göğüs uçlarında meleklerin

her bahar
kendi dar ağacını kuruyor
kurak yüreklerin arka bahçelerinde

kızılda hikmet
akşam üstlerine asıyor kendini güneş

kurşuni leçeğinde
ayak uçları saklanmış kalabalıkların
sarhoş iniltilerini çekiyor içine mevsim
kış yağıyor saçak saçak ağustoslara


göğüs boşluğundaki alaca sancının bekareti
adı ağır bir doğum ağırlarken günü
yasaklı varoluşlara

düğümlü bir hıçkırık takılıyor gırtlağına
dilsiz kelimen
sakat öznen doğuyor
yeşil gözlü cümlelerin rahminden

şimdi
akla zarar
fikre ziyan sevdalara yataklık ediyor
kenar mahalle şiirleri
dar ve geçitsiz sokakların
loş sevişmelerinde


şimdi ne desem sana dair
kuyruğuna yılan bağlanmış bir yalan

ve
ne kadar çok sevsem seni
cennet
o kadar haram...