Susardın Göğe
gecenin dibini eleyip sabahı beklemek
yıldızları nafile yalvarışlar uzatan gece gelir konardı pencerelere sen konuşmazdın uzun kalırdı saçların susardın gõğe sen konuşmazdın içimi fısıltılar basardı veya bir yağmur ıslanırken gözlerinde sorular soran bir yangını büyütürdü kimsesizliğim susardın göğe bahçelerin kışında kanatları üşümüş gitmeler bulutun buğusuna sözler iliştirip ağlamayı bekleyen kalbime yalanlar dolusu güneş sevişmeleri assam susardın gõğe yol eğilir bükülür akar yol dediğin uzakları anlatan bir masal ikide bir pencereleri gözleyen yaprak bükülür ağacın dallarıyla dibine sarıldıkça kendine şarkılar söylese susardın gõğe benzeyerek varlığını sürdüren sevgi alır kokusunu ışıklı şehirlerin kaldırımlar dolusu insan insanlar vitrinler sevinç satıcıları güvercinler kalksa tozu kalır boşluğun kıyısında ben anlatsam uğultular basar susardın gõğe uyandırılmış bebek çığlığı uykum yada bir kedi akşam vakitlerinde en çok üşümüş mü yada bilmem ne duvarları yalayıp geçen yaralı sesi vermek istedikçe susardın gõğe al sabahlara götür deli işveleri ile bir martı soluklansın damlarda damlar da değerse aklının bam teline çiçeklerin rengine bürünsün ağzın sus konuşma artık beyazın içinde gülümseyen gözlerime. |