Hakim
Agam
oğlak güderdi, bazen birlik giderdik çevreden gölgelik yapardı başına çiğdem, topalak , kazardık, kekik de(v)şirirdik taş yuvarlardık, taş yarıştırıdık Taşınbaşı’nda dik taşlara nişan alır, ıskalardı “karavana” desem kızar, tam isabet olana dek; taş taşırdım ona kazara onu yenersen an taşı yerine koyar, “-dinlen bireç, gufatın yerine gelsin” diye kıpramamı yasaklardı beni geçene dek, kaleyi topa tutardı oyuna dalardık, ziyana girerdi sürü, koştura, kovalaya, söve, döve sürüyü bir başka yere götürürdü suçlu-suçsuz demez eli erdiğine yapıştırır dayağı söver süpürür gücü yetmezse de ağlardı ortak sırrımız olurdu günün sözde mecarası kendi yalanına beni de inandırırdı nedense erken gelmezdi eve, akşamları köy girişinde eylerdi oğlakları üstelik karanlıktan, öcüden korkardı, “-korkma” der elimi bırakmaz, sıkı sıkı tutar koruma bekçisine kızar, ses çıkmaması için çanlara ot tıkardı. DİPNOT aga/ağa: Abi, ağabey, (büyük birader) çevre: büyükçe mendil topalak: topraktan kazılarak yenen yumru nişan almak: dikilen ya da beli bir taşı taş ile vurmak, ziyan: hayvanların ekili tarla ya da korunulması gereken yerlere zarar vermesi eli ermek: yetişebilmek, rastgelmek, zaman ayırabilmek eylemek. bekletmek öcü: umacı/çocuk yiyen yada alıp götüren hayali korkunç yaratık oğlak çobanlığı yaparken yuka ekmek arasındaki deri peynirini, bazar ekmeği ile değişip azığına katık yaptığı gün karar vermiş, öğretmen yerine "hakim olacağım" demiş.. köylü onu hakim belledi gitti.. geçen haftaya kadar.. artık köyün hakimi yok.. Hakim Sülemen; abim Süleyman Çelikli’ye Allahtan rahmet dilerim.. |