Vadideki Yankılar
ilk nur çiçeğini gözlerini kapadığında verdim
aldım elini rüzgarlara çıkardım yelin içinde bir fısıltı seviyor musunuz bu eski çiçeği tek tek döktü yapraklarını papatya başladı ağlamaya koştu dere yalnızlıkları sunan dağa karları eritip uzak duran güneş ayarladı bu günü bize bir de dallarını sarkıtıyor yapraklar saçların gibi sevsem mi sevmesem mi bilmem işte bu ev oyukları seneler evvelinden gelen dedemin ak sakalı baba annemin kemerli burnu şarkılar söyleyip hep beraber seveceğiz seni hoş geldin yeşil dağlarıma hoş geldin kokulu serendelerin yokuşunu çıkamaz fareler çocukluğumun sabahladığı bir akşamdan gelmiş onu sev azarlanırken bulutlar karnındaki acıya ortak ol bak sana dualarını verecek beyaz kelebekler buralarda kayıp ruhlar gezinir çok çabuk ağaç olur meyveleşirler söyleşirler birde akşam olunca sanırsın ki uğultular şehrine geldim kaçıp korkarsın bir kaç gün sonra sende alışırsın bu işe bir de nasıl sarılır aşıklar bir birine bir bilsen soğuk çakar yandıkça odun konuşur sabaha kadar dertleşirler anlayamazsın uzatırlar ellerini üşüyünce sıcacık bir bahar olur kuşun kanadı bir sevinç ki sabah doldurur kadehine uzun hayatı ölümler korkar çekinir sana dokunmaktan bilirler ki çok çabuk yeşiller giydirecek sana yağmur bilirler ki upuzun bir sevda haykırır vadideki yankılar. |
bir kadeh de ben istesem..
" buralarda kayıp ruhlar gezinir "
yeşil dağlarla hoş bulduk ya
hem yağmura bir yardımımız dokunur belki
kuş kanadında karşılarız üşümek bahanesiyle
korku..kayıp ruhlar ülkesi olsun kaçırıldığı yerden razı